Show TV’de yayınlanan Kızılcık Şerbeti dizisi, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından ceza aldı. “Kadına yönelik şiddet” içeren sahneler gerekçesiyle ceza verildiği açıklansa da, uzun zamandır tartışılan dizinin konusu başka mesele.

Duygu İslamoğlu
Kızılcık Şerbeti dizisi, RTÜK tarafından başlatılan inceleme sonucu 5 hafta boyunca yayından kaldırılmasının yanı sıra, 1,5 milyon lira da para cezasına çarptırıldı. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Show TV medya hizmet sağlayıcısında Kızılcık Şerbeti isimli dizide kadına karşı şiddet ve kadınlara baskıyı teşvik etmeye yönelik yayınlara ilişkin inceleme başlatılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” sözleriyle inceleme başlatıldığını açıklamıştı.
Dizi yayınlandığı günlerde Twitter’da gündem oluyor ve halihazırda çok konuşuluyordu. Ceza kararı açıklanınca #rtükkızılcıkşerbetinedokunma etiketi de uzun süre gündemde kaldı. Dizinin hayranları kadar, kadın hakları savunucuları ve aktivistler de cezayı protesto ediyor. Dizide gösterilen hikayede kadınlara yönelik baskının ve şiddetin teşvik edildiği iddia edilse de, senaryonun gerçek hikayelerden uyarlanmış olması ve sürekli olarak dindar kesim ile laik-seküler kesim arasında yaşanan çatışmayı konu edinmesi, belirli çevreleri uzun süredir rahatsız ediyordu.
Kızılcık Şerbeti neden ceza aldı?
Kızılcık Şerbeti dizisinin yayınlanan son bölümünde, esas karakterlerden olan Nursema’nın düğün gecesinde zorla evlendirildiği erkek tarafından camdan atıldığı sahne, kadına yönelik şiddet kapsamında kötü örnek olarak değerlendirildi ve diziye verilebilecek en büyük cezalardan biri kesildi.
Daha önce de dizideki bir restoran sahnesinde bir dindar ile laik bir çift arasında geçen diyalog çok konuşulmuştu. “Biz burada oruçluyken orada içki içilmesi normal mi?” diyerek sinirlenen erkek karaktere diğer kadın karakter, ““Burası laik bir ülke. İçkiden rahatsız olan varsa gitsin evinde açsın orucunu. Bu halk bunun için çok mücadele verdi” diyerek cevap vermişti. Dizinin en çok konuşulan sahnelerinden birini Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, “İçki ve oruç meselesinin laiklik açısından kışkırtıcı bir dille bu şekilde ele alınması çok tehlikeli! Burada, üstelik de Ramazan’ın ilk günlerinde böyle bir şeyin yapılması, provokatif ve oldukça düşündürücü. Diziyle laik militanlık yapıyor adamlar!” şeklinde yorumlamıştı.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ise “Oysa ortada dert edilecek, kederlenecek, öfkelenecek pek bir şey yok. Türkiye, sadece iki ana renkten oluşan bir ülke değil ki. Grinin elli bin tonu var bu ülkede” diyerek tarafları sakinleştirmeye çalışmıştı.
Diziye verilen cezaya yönelik tepkiler sürerken; Manevi, İlkeli, Liyakatli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (Mil Diyanet Sen) Show TV önünde Kızılcık Şerbeti’ni protesto etti. “Ahlak kırmızı çizgimizdir”, “Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın” ve “Edep yahu” yazan pankartlarla tepkilerini dile getiren grup olaysız dağıldı ancak hem muhafazakar yazarların hem de liyakatli protestocuların söylemleri, dizinin RTÜK’ü neden rahatsız etmiş olduğunu daha net açıklıyor.
Kızılcık Şerbeti oyuncularından Sıla Türkoğlu, “Toplumumuzda kadınlarımızın yaşadığı acı gerçeklerle yüzleştirdiğimiz ve susan kadın karakterler göstermediğimiz için mi?” diyerek RTÜK’ün kararına tepki gösterenlerden oldu.
Sosyal antropoloji alanında çalışan Prof. Dr. Aksu Bora, Artı Gerçek’e verdiği röportajda şu yorumu yapmıştı:
“Seküler-dindar gerilimini siyasal terimlerle değil, gündelik hayat içinde ‘görüyor’ dizi, bu sebeple bu kadar karşılık buldu zaten. Böylece o gerilimin ne kadar sahici olduğunu sormamıza fırsat veriyor. Seküler/dindar ayrımı, bir politika hikayesinin içindeki ad. Biz de bu adı alıp kabul ettik, durmadan yeniden ürettik, ona inandık, ona göre davrandık… Oysa bir yandan da hepimiz biliyoruz ki, dinle ilişkimiz hiçbir zaman ya hep ya hiç biçiminde değildir, nasıl diyeyim, ‘degrade’ (geçişlerin olduğu) bir dokuma gibidir gerçekte. Ama tabii politikanın bu kadar gündeliğe nüfuz ettiği bir zamanda, ‘onlardan mısın bizden mi’ sorusuna verilen en güçlü cevap bu: Seküler misin dindar mı?”
“Müslümanlar aşağılanıyor” diye mi, şiddet yüzünden mi?
6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi kadınların yaşam hakkını ve toplumsal cinsiyet eşitliğini koruyan düzenlemeler gündemdeyken, RTÜK’ün kadınlara yönelik baskı ve şiddeti özendirebilecek yayınları takip etmesi ve cezalandırması aslında hak ve özgürlükler bakımından yararlı görünse de, dizinin muhafazakar kesimi rahatsız eden hikayesi nedeniyle eleştiri alıyorken bu kadar yüksek bir cezaya çarptırılması düşündürücü.
Gold Film tarafından dizinin çekimlerine devam ediliyor ve bir sonraki bölümü de yayına hazır. Show TV’nin avukatları tarafından mahkemeye itiraz başvurusu yapıldığı öğrenildi ancak şimdilik dizinin sonraki bölümlerinin yayınlanması beklenen 7, 14, 21, 28 Nisan ile 5 Mayıs tarihlerinde yayına gelmeyeceği biliniyor.