France24 haber sitesi, muhafazakar kadınların Erdoğan’ın seçim başarılarında merkezi bir öneme sahip olduğunu, fakat 14 Mayıs seçimlerinde onların desteğinin de eskisi kadar güçlü görünmediğini yazdı. Peki gerçekten böyle mi?
Gazeteci ve yazar Emine Uçak’a göre daha önce AKP’ye oy veren dindar kadınlarda partiye karşı bir mesafelenme gerçekleşse de bu tamamen bir kopuş anlamına gelmiyor. Siyaset bilimci ve akademisyen Dr. Betül Doğan Akkaş ise muhafazakar kadın seçmenin ‘yalnız bırakılma korkusu’ yaşadığını vurguluyor.

Kadınların verdiği desteğin AKP’nin iktidara gelmesinde mühim bir rol oynadığı düşünüldüğünde oy tercihlerinin değişip değişmeyeceği sorusu son dönemde sık sık gündeme geliyor.
France24 haber sitesinden Shona Bhattacharyya ve Ludovic de Foucaud, “Seçimler yaklaşırken muhafazakar kadınlar Erdoğan’a sırt çeviriyor” başlıklı haberlerinde, “Ekonomik durgunluk sürerken, genç Türkler iktidardaki AKP’ye daha az hayranken ve muhalefet sonunda birleşmişken Türkiye’deki 14 Mayıs seçimleri Cumhurbaşkanı Erdoğan için belirsiz görünüyor. Çoğu zaman seçmen tabanının sac ayaklarından olan muhafazakar kadınların desteği de seçimler yaklaşırken eskisi kadar güçlü durmuyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘Erdoğan’ın Türk kamuoyuna sık sık başörtüsü yasağının kaldırılmasına nasıl yardımcı olduğunu hatırlattığını’ belirten haber sitesi, “Erdoğan, kadınlar için seleflerinden çok daha fazlasını yaptığına inanıyor; ancak, pek çok kadın atılan bu adımın tek başına yeterli olmadığı görüşünde” gözlemini paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘konuşmalarının kadının toplumdaki yerine ilişkin geleneksel bir bakış açısını ortaya koyduğunu’ da kaydeden France24, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma sürecini ve Erdoğan hükümetinin LGBTİ+lara karşı bir söylem ve politika benimsediğini hatırlattı.
“Tamamen bir kopuş anlamına gelmiyor”
BBC’ye konuşan gazeteci ve yazar Emine Uçak, daha önce AKP’ye oy veren dindar kadınlarda partiye karşı bir mesafelenme gerçekleşse de bunun tamamen kopuş anlamına gelmediğini aktarıyor.
Uçak, AKP içinde ya da AKP’yi destekleyenler arasında kadın karşıtı söylemlerden rahatsız olan ve bu söylemleri eleştirenler olduğunu vurguluyor. Ancak Uçak’a göre AKP’nin becerisi, farklı ve çelişkili söylemleri bir arada bünyesinde barındırabilmesi.
Akademisyen Feyza Akınerdem ise toplumun hangi kesiminden olursa olsun hiçbir kadının, kadınlara yönelik şiddete tahammülünün kalmadığını aktarıyor.
AKP içinde 6284 sayılı kanuna sahip çıkanların ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye tepkili olan kadınların sayısının bir hayli yüksek olduğu belirtiliyor.
Ancak Akınerdem buna rağmen AKP’ye yönelik siyasi aidiyetin partinin söylemlerinin de benimsenmesine yol açtığını ekliyor.
“Yalnız bırakılma korkuları var”
Siyaset bilimci ve akademisyen Dr. Betül Doğan Akkaş, 28 Şubat mağduru kadınların ekonomik şartların çok iyiye gitmediğinin farkında olduğunu, ancak “kendilerini eskiden onlara sahip çıkanlardan ayıramadıklarını” söylüyor:
“Kopamadıkları siyasi bir bagaj var. Yalnız bırakılma korkuları var. Tekrar fakülteye giderken başını açma korkusu, bir doktor için işe öyle gidememe korkusu. İşyerinde mobbinge maruz kalma korkusu, çocuklarını başörtüsüyle okutamama korkusu.”