Kadın hakları örgütleri, TBMM’deki siyasi aritmetik dolayısıyla, olası bir anayasa değişikliği ile hukuki çerçevede kadın haklarında gerileme boyutunda ağırlaşma olabileceği endişesi duyduklarını ifade ediyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2023 Raporu, Türkiye’nin cinsiyet eşitliğinde 146 ülke arasında 124’üncü sırada yani Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslanınca oldukça gerisinde kaldığını ortaya koydu.
AKP iktidarında Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilmesiyle birlikte zirve yapan kadın hakları politikasındaki yaşanan değişim ise tam gaz devam ediyor.
Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) üyesi avukat Hülya Gülbahar, TBMM’deki aritmetik itibariyle olası anayasa değişikliği ile hukuki çerçevede de kadın haklarında gerileme boyutunda ağırlaşma olabileceğini belirterek, “Mutlaka ve mutlaka temel hakları yok etme hamlesi olacak anayasa değişikliği paketine dur denilmesi gerekiyor” dedi.
Son seçim sonucu kapsamında Türkiye’deki cinsiyet eşitsizliği tablosunu VOA Türkçe’ye yorumlayan Gülbahar, “Maalesef raporlarda son dönem benzer eğilim devam ediyor. Bugün dünyada yükselen yeni otoriter dalga dini inancı ne olursa olsun kadınların kazanılmış haklarına saldırıyı ajandasında en ön sıraya koymuş durumda. Bunu Hindistan’da da, Katolik ülkelerde de görüyoruz, radikal İslam yönetimi ülkelerinde görüyoruz. Türkiye’de ılımlı İslam yönetiminde radikal görüşlere yönelim söz konusu. Bu yaklaşımda kadın ve çocuk haklarında geriletme politikası zaten 30 yıldır sürüyordu. Ama 2023 seçimlerinde ayırt edici bir özellik oldu kadınların seyahat haklarından miras haklarına kadar tüm haklarının geri alınmasına kadar bir kampanya yürütüldü. Bu kampanyaya ciddi bir yanıt vermeyen muhalefetin kayıtsızlığı nedeniyle 120 vekil ile yüzde 20 oranında tarihin en sert kadın hakları tartışmasının yaşanacağı mecliste güçlü bir kadın hakları savunucusu grup oluşturulmadı” tespitini paylaştı.
“Anayasa değişikliği paketi hazırlığına karşı hep birlikte tavır alınması gerekiyor”
TBMM’de Yeşil Sol Parti dışında diğer siyasi partilerde kadın temsil oranı sembolik düzeyde kalırken yerel yönetimlerde ise bunun çok daha düşük olduğunu belirten Gülbahar, bunun Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na ve Birleşmiş Milletler raporlanmasına yansıdığını kaydetti. Gülbahar, son seçimde muhalefet cephesinde de siyasette kadın temsiline “vitrin” olarak bakılması nedeniyle mevcut Meclis’te kadın hakları savunuculuğu için ciddi risk ortaya çıktığını söyledi.
Gülbahar, “Kadın ve LGBTİ varlığını yok sayan, baskı altına alan bir sürecin siyaset katında frenleyici unsuru olmadan ilerliyoruz. Kadın cinayetleri de cinskırım boyutuna ulaştı. Sadece basına yansıdığını gözlemlediğimiz günde beş kadına ulaştığını gördüğümüz. Evlilik yaşı 18 altındaki kız çocuklarının evlendirme gerekçesiyle ömür boyu tecavüze mahkum edildiğini görüyoruz. Eğitim sistemi ile birlikte mevcut siyasal arenadaki duruş kadınlar başta olmak üzere LGBTİ de dahil tüm kazanılmış hakları yok etme politikası izlenmeye başlandı. Bütün muhalefet cephesi tüm temsilcileriyle 6284 sayılı yasayı ortadan kaldırarak kadın haklarına savaş açmış bir Meclis çoğunluğu karşısında bağımsız kadın hakları savunucusu örgütler ile birlikte topyekun birlikte hareket etmeleri gerekiyor. Ķadınlara sağlık durumu için hastaneye nasıl, ne zaman gideceğine dahi engelleme getirmeyi planlayan anayasa değişikliği paketi hazırlığına karşı hep birlikte tavır alınması gerekiyor” dedi.
Sena Kaleli: ”Mevcut TBMM’yle daha da gerileme olacaktır”
Ben Seçerim Derneği kurucularından eski CHP milletvekili Sena Kaleli de, mevcut TBMM’deki temsil tablosu nedeniyle toplumsal cinsiyet eşitliğinde gerileme beklentisi içinde olduğunu söyledi.
“Yeni Meclis bugüne kadar oluşmuş hem aritmetik bakımından cinsiyet eşitsizliğini ortaya koyuyor hem de toplumsal cinsiyet eşitliğini benimsemeyecek siyasi partileri veya görüşleri ağırlıklı olarak bir araya getirmiş durumda görünüyor. Dolayısıyla ne siyasal anlamda ne de sosyal anlamda da eşitlik yönünde adım atılabileceğini düşünmüyorum. Olası anayasa hazırlığında kadın haklarında daha da geriye gidileceğini gibi LGBTİ haklarında ise nefret yaklaşımıyla düzenlemeler gündeme gelecek gibi. Sağ partiler sürece damgasını vuracak görünüyor.”
Kaynak: VOA Türkçe