LGBTİ+ temalı kitaplar sadece queer kültürüne dair bilgi edinmemizi sağlamakla kalmıyor; yalnız olmadığımızı, yaşamdan öykülerin içerisinde lubunya seslerin de yer aldığını hatırlatıyor. LGBTİ+ kültürünü sosyo-politik açıdan ele alan ve LGBTİ+ dünyasından öyküler içeren bu kitaplar, ufkunuzu açacak.

1. “Queer Teori: Bir Giriş” – Annamarie Jagose
Annamarie Jagose’un “Queer Theory: An Introduction” kitabı, “queer teori” kavramının ve bu teorinin çeşitli yönlerinin kapsamlı bir incelemesini sunar. Queer teori, cinsiyet ve cinsellik araştırmalarında önemli bir yaklaşımdır ve genellikle cinsiyet kimliklerinin ve cinsel yönelimlerin toplum tarafından nasıl anlaşıldığını ve yapılandırıldığını ele alır.
Ali Toprak tarafından Türkçe’ye kazandırılan kitap, queer teorinin nasıl geliştiğini, ana temalarını ve anahtar figürlerini anlatıyor. Ayrıca, queer teorinin nasıl bir dizi farklı disiplinde uygulandığını ve toplumun genel anlayışını nasıl etkilediğini de inceliyor.
Jagose, queer teorinin belirsizliğini ve çeşitliliğini vurgular; bu teori genellikle heteronormatif cinsiyet ve cinsellik anlayışlarına meydan okur ve cinsiyet ve cinsellik konularını daha geniş ve daha karmaşık bir şekilde ele alır. “Queer Teori: Bir Giriş”, queer teori hakkında bir temel bilgi edinmek isteyen ve LGBTİ+ temalı kitapları arasına kapsamlı bir giriş kitabı eklemek isteyen okuyucular için önemli bir kaynak. Kitap, bu konuda genel bir giriş sağlar ve okuyucuya daha derin bir anlayış ve bilgi kazandırır. Kitabın, cinsellik ve cinsiyet üzerine felsefi ve sosyolojik düşünceleri geniş bir perspektiften anlama yeteneği kazandıracağını söyleyebiliriz.

2. “Orlando” – Virginia Woolf
Virginia Woolf’un “Orlando” adlı eseri, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim hakkında derinlemesine bir inceleme sunan, döneminin ötesinde bir roman. İngiliz edebiyatının klasikleri arasında yer alan bu kitap, Woolf’un deneysel yazı tarzının en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir.
“Orlando” baş karakterinin birkaç yüzyıl boyunca yaşadığı ve hem erkek hem de kadın olarak çeşitli yaşamlar sürdüğü bir hikayeyi anlatır. Orlando’nun yaşamı boyunca cinsiyeti değişir ve bu, onun toplum içindeki yerini ve çevresiyle olan ilişkilerini önemli ölçüde etkiler.
Bu kitap, cinsiyetin toplumsal ve bireysel yaşam üzerindeki etkisini inceler ve cinsiyetin bir sosyal konstrükt olduğunu ve biyolojik cinsiyetten bağımsız olarak nasıl anlaşılabileceğini tartışır. Ayrıca, cinsiyetin zaman ve kültür bağlamında nasıl değişebileceğini ve evrilebileceğini gösterir.
“Orlando”, Woolf’un en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve LGBTİ+ temalı kitapların öncülerinden biri olarak görülür. Bu kitap, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim hakkında düşünen ve bu konuları daha derinden anlamak isteyen okuyucular için değerli bir kaynaktır.

3. “Homintern” – Gregory Woods
Gregory Woods’un “Homintern: Gey Kültürünün Modern Dünyayı Özgürleştirmesi Üzerine” başlıklı kitabı, 20. yüzyıl boyunca küresel gey kültürünün evrimini ve modern dünyayı nasıl şekillendirdiğini ayrıntılı bir şekilde anlatır.
Kitap, ilk olarak 1900’lerin başından itibaren gey kültürünün yavaş yavaş nasıl geliştiğini ve yayıldığını, özellikle sanat ve edebiyat dünyalarında nasıl etkili olduğunu inceliyor. Daha sonra, 20. yüzyılın ortalarında ve sonlarında gey hakları hareketinin yükselişine ve bu hareketin toplumun genel anlayışına ve kabulüne nasıl katkıda bulunduğuna odaklanıyor.
“Homintern” terimi, genellikle bir miktar alaycı bir şekilde, lubunyaların kültürel ve politik kurumları ‘istila ettiği’ ve ‘manipüle ettiği’ teorisini belirtmek için kullanılır. Woods, bu kitabında bu teoriyi inceler ve gey kültürünün sanat, edebiyat ve politikayı nasıl etkilediğini analiz eder.
Genel olarak, “Homintern” kitabı, eşcinsel kültürün 20. yüzyılda nasıl yayıldığını ve modern dünyayı nasıl etkilediğini detaylı bir şekilde anlatan bir eser. Ayrıca, LGBTİ+ temalı kitaplar arasında queer tarihin daha geniş anlamda anlaşılması ve incelenmesi için de önemli bir kaynak.

4. “Lubunya: Transseksüel Kimlik ve Beden” – Selin Berghan
“Lubunya: Transseksüel Kimlik ve Beden” adlı kitap, Türkiye’de trans kimlikleri üzerine yazılmış öncü metinlerden biri. Selin Berghan tarafından kaleme alınan bu etkileyici eser, trans topluluğunun yaşam hikayelerini, sorunlarını ve deneyimlerini anlatıyor. 2007 yılında Metis Yayınları tarafından yayımlanan bu eser, trans kimlik ve beden üzerine bir kılavuz niteliği taşıyor
Yazar Selin Berghan, kitap yazım sürecindeki deneyimlerini ve trans bireylerle ilk etkileşiminin nasıl gerçekleştiğini de Kaos GL’ye anlatmış. Anlattığına göre, trans topluluğu ile ilk teması 2003 yılında, Kaos Kültür Merkezi’nin Ankara’da düzenlediği bir sempozyumda gerçekleşmiş. Bu sempozyumda Buse adında bir transseksüelle tanışmış ve daha sonra Buse ile beş ay boyunca Kaos Kültür Merkezi’nde görüşmüş.
Berghan, araştırma sürecinde güvenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Bir bireyin samimiyetine inandıklarında ve ona güvendiklerinde, her türlü konuyu açıkça konuşabildiklerini belirtiyor. Yazarın söylediğine göre, bu güveni kazanmak ve sürdürebilmek, araştırmacının ne kadar samimi olduğuna bağlı.
Kendisini bir şehirli ve orta sınıf kadın olarak tanımlayan Berghan, bu projedeki amacının trans bireyleri anlamak olduğunu ifade ediyor. Bu amaçla, trans bireylerin en kişisel alanlarına adım atması, unutmaya çalıştıkları olayları tekrar hatırlatması ve hatta onların rahatsız olduğu, sinirlendiği ve sıkıldığı konuları bile konuşması gerektiğini anlatıyor.

5. “Adınla Çağır Beni” – Andre Aciman
André Aciman’ın “Call Me by Your Name” (Türkçe: “Adınla Çağır Beni”) adlı romanı, LGBTİ+ temalı edebiyatın en etkileyici ve unutulmaz örneklerinden biridir. 2007 yılında yayımlanan bu roman, ilk aşkın heyecanı ve genç bir adamın cinsel kimliğinin keşfi üzerine odaklanır.
Kitap, İtalya’da yaz tatilini geçiren 17 yaşındaki Elio ve ailesinin yazlık evine konuk olarak gelen Amerikalı öğrenci Oliver arasında gelişen bir aşk hikayesini anlatır. Aciman, Elio ve Oliver’ın birlikte geçirdikleri zaman boyunca derinleşen ilişkilerini, karmaşık duygularını ve cinsel uyanışlarını hassasiyetle ve ustaca kaleme alır.
Elio’nun aşkı, arzusu ve korkuları, Aciman’ın detaylı ve içten anlatımı sayesinde okuyucunun da deneyimleyebileceği bir hale gelir. “Adınla Çağır Beni”, hem gençlerin hem de yetişkinlerin aşk ve cinsellik üzerine yoğun düşüncelerini, kafa karışıklıklarını ve bunları çözümleme çabalarını yansıtan, dokunaklı ve etkileyici bir eserdir.
Aciman, romanında genç bir bireyin cinsel kimliğini keşfetme sürecini gerçekçi ve duyarlı bir şekilde ele alırken, aynı zamanda aşkın evrenselliğine ve karmaşıklığına dair derin bir anlayış sunar. “Adınla Çağır Beni”, unutulmaz karakterleri, güçlü duygusal bağları ve zarif anlatısıyla, LGBTİ+ temalı kitaplar arasında başyapıtlardan biri olarak kabul edilir.
“Adınla Çağır Beni” romanı, 2017 yılında Luca Guadagnino tarafından sinemaya da uyarlandı. Film, romanın sunduğu duygusal derinliği ve karmaşık karakterleri başarıyla beyazperdeye taşıdı ve eleştirmenlerden büyük beğeni topladı.
Filmde Elio’yu genç ve yetenekli oyuncu Timothée Chalamet, Oliver’ı ise Armie Hammer canlandırıyor. Her iki oyuncunun performansı da övgü aldı. Özellikle Chalamet, Elio’nun gençliğini, aşkı, arzusunu ve korkularını etkileyici bir biçimde yansıttı ve bu rolü ile En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildi.
“Call Me by Your Name” filmi, eleştirmenlerin ve izleyicilerin beğenisini kazanmasının yanı sıra, bir dizi ödül ve adaylık da elde etti. Bu ödüller arasında, En İyi Uyarlama Senaryo dalında kazandığı Oscar da bulunuyor. Film, aynı zamanda bir LGBTİ+ filmi olarak geniş kitleler tarafından kabul görerek, türünün popüler ve etkileyici örneklerinden biri haline geldi.

6. “Aşkın L* Hali”
LGBTİ+ temalı kitaplar arasında adını anmazsak olmaz: Kaos GL Derneği tarafından 2006’dan bu yana her yıl düzenlenen ve “kadınlardan kadınlara, kadınlardan kadınlar için” ilkesiyle öne çıkan Kadın Kadına Öykü Yarışması’nın ödül kazanan hikayeleri, “Aşkın L* Hali” adlı kitap seti olarak NotaBene Yayınları aracılığıyla yayınlandı.
Bu hikayeler toplamı, 15 yıllık bir çabanın eseri. Derleme, okura hem geçmişe dair bir bakış sunuyor hem de zamanla gerçekleşen dönüşümleri gözler önüne seriyor. Her bir öykü, kendi dünyasını oluşturarak, görünürlüğün ötesine geçiyor ve okura elle dokunulabilir, gerçek bir macera vadediyor.
Aşkın L* Hali serisinin farklı ciltlerinin editörlüğünü çeşitli kişiler üstlendi. 2006-2008 ve 2009-2011 yıllarını kapsayan ilk iki ciltte editörlüğü Burcu Ersoy, 2012-2014 ve 2015-2017 yıllarını kapsayan üçüncü ve dördüncü ciltlerde editörlüğü Karin Karakaşlı, ve 2018-2020 yıllarını içeren son ciltte editörlüğü Pelin Buzluk gerçekleştirdi. Serinin genel editörlüğünü ise Aylime Aslı Demir yaptı.
Kitap setinin her bir cildi, farklı bir sanatçının kapak tasarımına sahip. İlk cildin kapak tasarımını Elif Tekneci, ikinci cildin Ugemfo, üçüncü cildin Gözde İlkin, dördüncü cildin Meltem Elmas ve son cildin Şafak Şule Kemancı tasarladı. Bu kitap seti, kadınların çeşitli seslerini ve hikayelerini bir araya getirirken, aynı zamanda her bir cildin kapak tasarımıyla da sanatsal bir ifade katıyor.

7. “Ali ile Ramazan” – Perihan Mağden
“Ali ile Ramazan” Perihan Mağden’in en tanınmış eserlerinden biri ve Türkiye’deki LGBT+ topluluğunun zorlukları ve deneyimlerine dair önemli bir çalışma olarak kabul ediliyor. Kitap, bir yetimhanede büyüyen ve daha sonra İstanbul’un kaotik hayatına adım atan iki genç erkeğin trajik hikayesini anlatır. Ali ve Ramazan, karakterleri ve yaşamları birbirinden çok farklı olan bu iki kişi, derin bir sevgi ve anlayışla birbirlerine bağlı iki aşık olarak karşımıza çıkar.
Hikaye, LGBT+ topluluğunun Türkiye’de karşılaştığı ayrımcılık, yabancılaştırma ve şiddet konularına ışık tutar. Ayrıca, zihinsel sağlık konularına da değinir. Ali ve Ramazan’ın hikayesi, toplumun en savunmasız üyelerine karşı empatiyi teşvik ederken, bu tür hikayelerin sıklıkla görmezden gelindiği bir toplumda, özellikle LGBT+ topluluğunun yaşadığı zorlukları vurgular.