Mona Chollet’in yazdığı “Aşkı Yeniden İcat Etmek”, patriyarkanın heteroseksüel ilişkileri nasıl manipüle ettiğini, hem kadınları hem de erkekleri koşullandırdığını, aşkı ve arzuyu yaşamamıza engel olduğunu anlatıyor.

Aşkı bize sunulandan farklı bir biçimde tasavvur edebilir miyiz? Daha güçlü, daha tatmin edici, daha eşit bir aşk…
Televizyon dizileri, filmler, romanlar, gündelik hayatın görünmez kodları kadınların susmasını ve aşkta mutluluğu yakalamak için kendileri ile sevgilileri arasında bir seçim yapmaları gerektiğini öğütlüyor. Erkek her şeye hakkı olan, kadın ise fedakârca kendini adaması gereken taraf olarak kabul ediliyor. Sadakat ve tekeşliliğe değer yükleyen toplumsal kaideler bazen kadın kırımının yolunu açabiliyor; bu olmadığında bile kadın için yıkıcı, yıpratıcı ve tüketici oluyor. Tahakkümün görünür ve görünmez bin bir çeşidi hayatımızı esir almaya devam ediyor.
Mona Chollet’in yazdığı “Aşkı Yeniden İcat Etmek: Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor?”, patriyarkanın heteroseksüel ilişkileri nasıl manipüle ettiğini, hem kadınları hem de erkekleri koşullandırdığını, aşkı ve arzuyu yaşamamıza engel olduğunu anlatıyor. Kadın-erkek ilişkisinin hakiki ve eşit bir ilişkiye dönüşebilmesi için öncelikle kadınların kendi seslerini bulması gerektiğini söylüyor.
Yazar bu kitabı yazma amacını şu sözlerle özetliyor:
“Bu kitap, birlikte büyüdüğüm heteroseksüel aşkla ilgili tüm illüzyonları tanımanın bir yoluydu. Kadın ve erkek arasındaki aşkın tahakkümden yoksun olduğuna, bir vaha olduğuna ikna olmuştum. Çok naifti ama ben feminizmin çok ‘modası geçmiş’ olduğu bir dönemde büyüdüm. Aşkın aynı zamanda bir baskı, tehlike ve şiddet yeri olduğunu kabul etmek zor. Ancak amacım illüzyonlardan kurtulmak, ortaya çıkan sorunları keşfetmek ve aynı zamanda idealimden (ya da hayalimden) vazgeçmek değil, onu yeniden şekillendirmekti.”
“Mutlu olmamızı neredeyse imkânsız kılacak şekilde eğitildik”
Baskın heteroseksüelite, ataerkil yapı olmasaydı, daha güçlü, daha tatmin edici, daha eşit aşklar mümkün olabilecek miydi?
Chollot şöyle yanıtlıyor bu soruyu:
“Evet olabilecekti. İşler daha kötüye gidebiliyorsa, mantıksal olarak daha iyiye de gidebilir. Bir ölçek varsa, o zaman değişim için alan vardır. Bence ataerkillik heteroseksüel ilişkileri şiddet ve tiranlık yoluyla korkunç şekillerde etkileyebilir, ama aynı zamanda daha incelikli şekillerde, yanlış anlamalar ve küçük ya da büyük hayal kırıklıkları yoluyla da etkileyebilir. Kadınlar, aşka çok büyük (ben buna iyi bir örneğim), bazen çok fazla değer verecek şekilde eğitilirler ve erkekler, kadınlara ve aşka sürekli olarak güvenmemek üzere eğitilirler. Bu yüzden birbirimize aşık olmamız ve hayatımızı paylaşmamız gerektiği söylendi ama aynı zamanda birlikte mutlu olmamızı neredeyse imkânsız kılacak şekilde eğitildik. Bence mutlu heteroseksüel çiftler her zaman eğitimlerine, sosyal normlara en azından biraz ihanet edenlerdir”.
Z. Hazal Louze çevirisiyle, İletişim Yayınları’ndan yayımlanan “Aşkı Yeniden İcat Etmek”, hem eleştirel üslubuyla hem de yüreklendirici bakış açısıyla aşkın gücüne duyulan inancın bir manifestosu.
“Kadınların kimliklerine, kıymetlerine dair çok güçlü ve sağlam hisleri olması, her alandaki egemenliklerinden emin olmaları gerekir. İşte tüm bu ögeler kadınların sahip olmakta çok az şanslı oldukları noktalar; ama onları beslemeye kararlı olmak da bizim elimizde.”
Yazar hakkında
1973, Cenevre doğumlu araştırmacı, yazar ve gazetecidir. Yayımlanmış çalışmaları arasında La Tyrannie de la réalité (Calmann Lévy, 2004), Rêves de droite: Défaire l’imaginaire sarkozyste (Découverte, 2008), Beauté fatale. Les nouveaux visages d’une aliénation féminine (Découverte,2012), Chez soi. Une odyssée de l’espace domestique (Découverte, 2016), Sorcières. La puissance invaincue des femmes (Découverte, 2018; Bugünün Cadıları. Kadınların Yenilmez Gücü, çev. Z. Hazal Louze, İletişim, 2020) ve Réinventer l’amour. Comment le patriarcat sabote les relations hétérosexuelles (Découverte, 2021; Aşkı Yeniden İcat Etmek. Patriyarka Heteroseksüel İlişkileri Nasıl Sabote Ediyor?, çev. Z. Hazal Louze, İletişim, 2023) ve D’images et d’eau fraîche: Trouvailles, trésors et talismans (Flammarion, 2022) yer alır.
Aileyi Baştan Tanımlayan ve Yeni Bir Bağımsızlık Çağı Yaratan Hareket: Gönüllü Çocuksuzluk