CHP ve DEM Parti’nin “Narin Güran cinayetinin TBMM de araştırılması” önerisi, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

TBMM oturumunda konuşan muhalefet milletvekilleri Narin cinayetinin araştırılmasının neden gerekli olduğunu farklı yönlerden vurgu yaptılar. Toplumsal çürümüşlük, devlet koruması altında olan köy ve aile, artan çocuk istismarı, cemaat ve tarikat yurtlarındaki cinsel taciz gibi kapsamlı bir araştırma çerçevesi olduğunun altını çizdiler.
Tanrıkulu: Bu cinayetle bir toplumun nasıl çürüdüğünü gördük
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Bizim burada konuşmamız gereken mesele, bu cinayetle birlikte hem bir toplumun nasıl çürüdüğünü gördük hem de çocuklarımızın nasıl güvensiz olduğunu, adalet mekanizmasının, güvenlik mekanizmasının işlemediğini gördük ve topluma Narin’in şahsında büyük bir güvensizlik yaydık” dedi. “Bakın, bir çocuğun cesedine 18 gün boyunca ulaşamayan devlet nasıl olur değerli arkadaşlar, nasıl olur, güvenlik mekanizması nasıl olur? Bu köy Diyarbakır’ın dibinde. Bu kadar çok organize kötülüğün birlikte olduğu bir cinayet olamaz ve güvenlik güçleriyle iç içe olan, güvenlik nedeniyle iç içe olan bir köyden istihbari olarak da güvenlik olarak da bir bilgi alamıyorsunuz, bunun üzerine gidemiyorsunuz, tümüne izin veriyorsunuz.” diye ekledi.
Demir: Çocuklar cemaat ve tarikat yurtlarında her gün cinsel istismara uğruyor
Saadet Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Doğan Demir de çocukların “cemaat ve tarikat yurtlarında her gün cinsel istismara” uğradığını söyleyerek, şöyle konuştu:
“Bir çocuk cinayetiyle yüzleşmek, adaletin ve güvenlik sistemimizin eksikliklerini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu gibi olaylarda toplum olarak yas tutmanın ötesine geçmeli, bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için gerekli önlemleri almalı ve farkındalık yaratmalıyız. Narin’in cinayeti üç gün konuşulup sonra kamuoyu hafızasından silinmemelidir. Narin cinayeti, arama çalışmaları, köydekilerin sessizliği, ailenin köydeki hâkimiyeti Türkiye’deki çok ciddi bir sorunu ortaya koymaktadır. Diğer taraftan, ülkemizde çocuklara yönelik şiddet vakalarının ve çocuk cinayetlerinin sayısında kaygı verici bir artış olduğunu görmekteyiz. Koskoca ülke, koskoca devlet çocuklarını koruyamıyor, çocuklarına sahip çıkamıyor; bu bir utançtır. Son beş yıl içerisinde Türkiye genelinde yaklaşık 250’den fazla çocuk cinayeti işlenmiştir. 2023 TÜİK verilerine göre 26 bin çocuk saldırı mağduru, 134 bin çocuk yaralama mağduru, 10 bin çocuk tehdit mağduru, 20 bin çocuk kaçırılma, ihmal ve kötü muamele
mağduru, 30 bin çocuk diğer suçlardan kaynaklı mağdur. Rakamlara bakar mısınız? Bu ülkede 220 bin çocuk mağdur.
Öte yandan, çocuklarımız cemaat ve tarikat yurtlarında her gün cinsel istismara, tacize ve tecavüze uğruyor. Arkadaşlar, kim bunlar? Holding gibi çalışan, milyon dolarlık arabalara binen bu çetelere devletin gücü yetmiyor mu? 15 Temmuz’dan hiç mi ders almadık? Buradan ailelere sesleniyorum, çocuklarımız bizim geleceğimiz. Pedagojik formasyonu olmayan, ne olduğu belirsiz kişilere, gruplara çocuklarınızı teslim etmeyiniz.“
Cupolo:Narin cinayeti Türkiye’nin yeni Susurluk dosyasıdır.
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo şunları söyledi:“Bu önergenin oylaması gerçekleştiğinde ‘hayır’ oyu için eli kalkan herbir kişi bu cinayetin faillerini gizlemek için elini kaldırıyordur. Narin’in kaybolmasından önce cinayeti tasarlandı. Ablasının cinayeti araştırılmadığı için Narin katledildi. Narin kaybolduktan sonra o köyün elektrikleri kesildi ve o karanlık içinde kim kimi nasıl kolladı belli olmadı. Narin’in cenazesi kalktığında gelip herkes o mezar başında fotoğraf çekti ama o köyde hala o erkek aklının akıl ettiği sessizlik yemini altında boğulmaya çalışılan kadın ve çocuklar ne yapıyor, desteğe ihtiyaçları var mı diye hiçbir görüşme yapılmadı. Narin için kentte yürüyüş yapan insanlara biber gazı sıkıldı, uyarılar yapıldı. Bir çocuğun cinayetinin aydınlatılması için yürüyen kitleye biber gazı sıkmanın nasıl bir mantığı olabilir? Bunun mantığını biz sadece ‘özel savaşla’ açıklarız. Narin cinayeti Türkiye’nin yeni Susurluk dosyasıdır. Devletin, Kürtlerin muhalif seslerini kısması için kontrollü bir şekilde illegal yapılara kucak açması sebebiyle böyle olmuştur. Soruşturmayı neredeyse faillerin ne söyleyeceklerini fısıldar şekilde kim sızdırdı? Kur’an kursu hocasının taciz geçmişi olduğu söyleniyor, o adam nasıl çocukların içerisine geri dönmüş? Cephaneliklerden bahsediliyor, bir kişi de çıkıp ‘böyle bir şey yok’ demedi. Niye incelemiyor, niye araştırmıyorsunuz?”
Muhalefetin tüm söylemlerine rağmen Narin cinayetinin TBMM çatısı altında araştırma önergesi AKP ve MHP milletvekillerinin oyları ile reddedildi.
SES Eşitlik; Adalet Kadın Platformun’da Narin, Aile ve Devlet yazımızda, Narin’in Ailesi ile Devlet arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştik.
Kaynak: Anka Ajans, Oksijen