Türkçeye “Cevher” olarak çevrilen “The Substance” filmi kadınlarda bedensel yaşlanmanın getirdiği değişim ve korkuları sorguluyor. Film, özellikle kadın bedeni üzerindeki toplumsal baskıları ve güzellik standartlarını eleştiriyor. Yönetmen Coralie Fargeat, kendi deneyimlerinden ilham alarak, kadınların yaşlanma karşısında hissettiği korkuyu ve toplumun dayattığı “genç kalma” baskısını yansıtıyor.

Coralie Fargeat’ın yönettiği, Demi Moore’un başrolde olduğu “The Substance,” modern beden algısını sorgulayan sarsıcı bir korku filmi olarak bir süredir adından söz ettiriyor. Film, yaşlanmanın korku unsuru haline geldiği bir dünyada, bedeni “mükemmel” hale getirme saplantımızın acayip sonuçlarını ele alıyor. Moore’un canlandırdığı Elizabeth Sparkle, gençlik ve güzellik vaadiyle kendisinin daha genç bir versiyonunu yaratmak için korkunç bir teknolojiye başvurur. Ancak bu faustvari anlaşmanın sonuçları, insan doğasına dair derin sorular ortaya koyar.
Film, kadınların yaşlanmasının toplumda nasıl bir korku unsuru olarak görüldüğünü ve bunu engellemek için giderek aşırılaşan yöntemlerin varlığını sorguluyor. Elizabeth Sparkle’ın hikayesi, bedensel değişim uğruna kişinin kendi kimliğini kaybetme riskine dair bir uyarı niteliğinde.
Bedensel Değişim: Yeni Nesil Korkular
Film, “beden korkusu” olarak bilinen bir korku alt türüne ait. Bu tür, bedenin garip ve kontrol dışı değişimlerini konu alır ve genellikle izleyicide rahatsızlık yaratıyor. “The Substance,” bu türün çağdaş bir örneği olarak teknolojik ilerlemelerin getirdiği etik ve fiziksel sınırları sorguluyor. Filmde Elizabeth Sparkle’ın bedensel dönüşümünün çarpıcı bir şekilde tasvir edilmesi, bedensel modifikasyonun karanlık yanlarını gözler önüne seriyor. Bedenin sıradan estetik kaygılarla başlayan değişiminin nasıl bir felakete dönüşebileceği çarpıcı biçimde anlatılıyor.
Toplumsal Eleştiri: Yaşlanma, Güzellik ve Kadınlık
Film, özellikle kadın bedeni üzerindeki toplumsal baskıları ve güzellik standartlarını eleştiriyor. Yönetmen Coralie Fargeat, kendi deneyimlerinden ilham alarak, kadınların yaşlanma karşısında hissettiği korkuyu ve toplumun dayattığı “genç kalma” baskısını yansıtıyor. Filmde, yaşlılıkla yüzleşmek yerine gençlik ve güzellik arayışına giren Elizabeth, bu arayışın insani değerlerden uzaklaşmaya nasıl yol açabileceğini gösteriyor.
Demi Moore’un canlandırdığı Elizabeth, genç versiyonu Sue ile bir yaşam paylaşır; ancak Sue’nun gençliğine bağlı olarak Elizabeth’in bedeninde korkunç dönüşümler yaşanır. Bu hikaye, modern dünyada güzellik ve gençlik uğruna yapılan fedakarlıkların ne kadar ileriye gidebileceğini sorgulatıyor.
Görsellik ve Duygusal Etki
Film, sıra dışı görsel efektleriyle izleyiciyi rahatsız ederken, aynı zamanda bedensel değişimlerin fiziksel ve duygusal boyutlarını gözler önüne seriyor. Elizabeth’in bedenindeki dönüşümlerin detaylı tasviri, güzellik standartlarının insan bedeni üzerindeki etkilerini şok edici bir şekilde yansıtıyor. Ancak film, yalnızca rahatsızlık yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda bedensel değişimlerin altında yatan toplumsal ve psikolojik gerçeklere ışık tutuyor.
Yüzeydeki Korkunun Ötesine Geçmek
“The Substance,” modern dünyanın estetik saplantılarına yönelik güçlü bir eleştiri sunuyor. Film, bedensel değişimin cazibesi ve tehlikesi arasında bir denge kurarken, izleyiciye bu tür değişimlerin bireysel ve toplumsal sonuçlarını düşünme fırsatı sunuyor. Elizabeth Sparkle’ın trajik hikayesi, gençlik ve güzellik arayışının insan doğasını nasıl bozabileceğini acı bir şekilde hatırlatıyor.
Bu film, yalnızca bir korku hikayesi değil, aynı zamanda güzellik ve yaşlanma algımıza dair derin bir sorgulama sunuyor. Fargeat’ın cesur yaklaşımı, “beden korkusu” türünü yeni bir seviyeye taşıyor ve izleyiciyi hem zihinsel hem de duygusal olarak sarsıyor.
T24 yazarı Prof. Dr. Ayşe Naz Bulamur ile T24 editörü Hazal Sipahi Cevher filmi mercek altına alarak kadın gözüyle inceliyor
Kaynak:NewYorker Magazine