İstanbul Ekonomi Araştırma’nın yeni araştırmasına katılanların yüzde 40’ı İstanbul Sözleşmesi’nden “çıkılmamalı” yanıtını verirken, yüzde 9 ise “çıkılmalı” yanıtını verdi.
Elde edilen en çarpıcı sonuç ise, katılımcıların yüzde 52’sinin İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu bilmemesi oldu.

Türkiye, 11 Mayıs 2011 tarihinde imzaya açılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” veya diğer adıyla İstanbul Sözleşmesi’ni 2012 yılında ilk imzalayan ülke oldu ve diğer ülkelere öncülük etti.
Ülkemizdeki süre gelen kadın hakları sorununu çözmek konusunda büyük bir adım olan bu sözleşmeden şimdilerde geri çekilmesi konusu gündemde. Kadın cinayetlerinin neredeyse gündelik hale geldiği ve kadın hakları sorunun her geçen gün kötüleştiği bir ortamda İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek ne kadar doğru?
Toplumun İstanbul Sözleşmesi hakkındaki görüşlerini merak eden İstanbul Ekonomi Araştırma, Temmuz ayının ilk anketinde bu konuyu ele aldı.
Katılımcılara “Hükümet 2011 yılında Türkiye’nin de imzaladığı İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını planlıyor. Sizce Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmalı mıdır?” sorusu sorulduğunda yaklaşık, %40 ‘Çıkmamalıdır’ yanıtını verirken, %9 ise “Çıkmalıdır” yanıtını verdi. Bu araştırmada elde edilen en çarpıcı sonuç ise katılımcıların %52’sinin İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu bilmemesi oldu.
Araştırmanın ikinci kısmında ilk soruya “Çıkmalıdır” yanıtını veren katılımcılara neden böyle düşündüklerini sorulduğunda, verilen yanıtlar içerisinde sözleşmenin boşanmalarda artışa sebep olduğu, erkekleri mağdur ettiği, mevcut durumu kötüleştirdiği ve gelenek ve ahlak kurallarımıza aykırı olduğu gibi ifadeler yer aldı.
Öte yandan bu soruya verilen yanıtlara bakıldığında, bazı katılımcıların İstanbul Sözleşmesi hakkında yanlış bilgi sahibi olduğu da görüldü. Zira bazı cevaplar İstanbul Sözleşmesi’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile karıştırıldığını gösterir nitelikte.