Aralarında AKP kurucularından, gazeteci Ayşe Böhürler’in de olduğu Aile ve Sosyal Araştırmalar Platformu (ASAP), ve KADEM İstanbul Sözleşmesi’ne destek açıklaması yaptı:
“Bugüne kadar öldürülmüş binlerce kadına bir vefa, şiddet gören kadınlara uluslararası hukuk açısından bir teminattır. Her metin gibi mükemmel değildir. Ancak daha iyisi olana kadar bu sözleşmeye sahip çıkılması gerekir.”
İstanbul Sözleşmesi diye bilinen ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’, 2011’de imzalanmıştı. Hükümet, ‘bazı olumsuzlukları bünyesinde barındırdığı’nı belirttiği sözleşmeden ‘gerekirse’ çıkılacağını belirtmiş, son dönemde yeni bir tartışma başlamıştı.
AKP kurucularından, gazeteci Ayşe Böhürler, 1993 yılında muhafazakar kadınlar tarafından kurulan Hazar Derneği’nin kurucusu ve başkanı Ayla Kerimoğlu ve Prof. Dr. Emel Topçu tarafından hazırlanan bildiride, İstanbul Sözleşmesi için “Her metin gibi mükemmel değildir. Ancak daha iyisi olana kadar bu sözleşmeye sahip çıkılması gerekir” deniyor.
Kurucular Kurulu’nda Ayla Kerimoğlu, Ayşe Bostancı, Ayşe Güney, Gülenay Pınarbaşı, Hatice Gökçe, Hatice Balin, Henim Demirhan, Sevinç Sanisoğlu, Serpil Balat, Vildan Bayraktar, Yasemin Çoban’ın olduğu Aile ve Sosyal Araştırmalar Platformu’nun yayınladığı bildiri şöyle:
“Son günlerde İstanbul Sözleşmesi üzerinde gerçekleşen tartışmalar amacını hayli aşmış durumda.
Sözleşme, ne bütün kötülüklerin anasıdır, ne de tek başına şiddet sorununu çözebilecek kabiliyettedir.
“Bir kararlılık göstergesidir”
Ancak kadınlara yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım, bir “dur” çağrısıdır, bir kararlılık göstergesidir.
Her metin gibi mükemmel değildir. Ancak daha iyisi olana kadar bu sözleşmeye sahip çıkılması gerekir. Bugüne kadar öldürülmüş binlerce kadına bir vefa, şiddet gören kadınlara uluslararası hukuk açısından bir teminattır.
“Şiddetin her çeşidini reddediyoruz”
Biz, Aile ve Sosyal Araştırmalar Platformu olarak kadını aileden bağımsız ya da ailenin karşıtı değil bilakis kadın ve erkekten müteşekkil evlilik birlikteliğinin temel unsuru olarak kabul ediyoruz. Ancak şiddetin olmadığı ailelerin sağlıklı bir toplumu inşa edeceğine inanıyor ve şiddetin her çeşidini reddediyoruz.
Kadına yönelik şiddetin aileyi, çocuğu ve toplumu da olumsuz etkilediğini düşünüyoruz.”
Platform, ayrıca “İstanbul Sözleşmesi Nedir, Ne Değildir” başlıklı bir de çalışma hazırladı.
KADEM de “Çıkılmasın” dedi
Hükümete yakınlığıyla bilinen kadın örgütü Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM), İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması yerine ‘rahatsızlık yaratan’ maddelerde hukuki düzenleme yapılmasını önerdi.
KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Twitter hesabından yayınladığı açıklamasında, kurumun ‘hak ve adalet mücadelesi içinde, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve kadının toplumsal hayatta cinsiyeti sebebiyle karşılaştığı zorlukların engellenmesi için çabalayan bir sivil toplum kuruluşu’ olduğunu dile getirdi.
Gümrükçüoğlu, hiçbir uluslararası metni tartışılmaz kabul etmediklerini belirterek, şiddetle mücadele konusundaki çalışmalarına devam ettiklerini, bunu konu alan fikirleri, değerleri ve gelecekleri açısından değerlendirmeye alarak kanaatlerini belirttiklerini aktardı.
KADEM başkanı şunları kaydetti: “İstanbul Sözleşmesi ve benzer hukuki metinler de amaç olarak şiddetin önlenmesine yönelik gerekli düzenlenmelerin yapılmasına yöneliktir. Söz konusu sözleşme şiddetin önlenmesi noktasında araçlardan sadece bir tanesidir. Aslolan şüphesiz şiddetle mücadeledir.
Son dönemde İstanbul Sözleşmesi’nin bazı maddeleri ile ilgili toplumda bir rahatsızlık olduğunu gözlemliyoruz. Burada yapılması gereken hukuki bir kazanım olan sözleşmeden çıkmaktan ziyade, söz konusu maddeleri uluslararası hukuk çerçevesinde çözüme kavuşturmaya çalışmaktır.”