Kadın hakları aktivisti Gülseren Onanç’ın ve SES Eşitlik, Adalet Kadın Platformu editörlerinden Begüm Zorlu’nun başlattığı, Doğu Akdeniz’deki gerilime karşı barış çağrısı inisiyatifi, Türkiyeli ve Yunanistanlı kadınlar tarafından destek görmeye devam ediyor. Onanç, barış çağrısı sürecinin nasıl başladığını ve etkisini İz Gazete’sinden Özlem Kara’ya anlattı.
Barış çağrısı kararının nasıl alındığını, Yunanistan’dan kimlerle iletişime geçildiğini aktaran Onanç, 1 Eylül Dünya Barış Günü haftasında gerçekleştirdikleri SES Eşitlik, Adalet ve Kadın Platformu toplantısında Türkiye ile Yunanistan arasında artan gerginliği, çatışmacı söylemleri tartıştıklarını dile getirdi.
Onanç, bu toplantı sırasında platform editörlerinden Begüm Zorlu’nun bu tehlikeli tırmanışa karşı kadınların dur demesi ve barışın sesini yükseltmesi için bir çağrıda bulunması önerisinde bulunduğunu ifade etti. Onanç sözlerine şöyle devam etti: “Bu toplantıdan hemen sonra Yunanistan’daki ve Türkiye’deki arkadaşlarımız ve meslektaşlarımız ile iletişime geçtik. Barış Çağrısı insiyatifini oluşturup her iki yakadan kadınların Barış talebini yükseltmeye karar verdik. Begüm ile birlikte bir metin hazırlayıp, üzerine geribildirim almak için iki ülkeden bu konu üzerine çalışan kadınlara danıştık. Metin belki on kez değişti ve son halini korudu. Kısa sürede 350 kadına ulaştık ve bir web sayfası kurarak imzalarımızı çoğaltmaya karar verdik. Web sayfası metinin orijinalliğini korumasına da vesile oldu. İmzacılardan olumlu ve hem Türkiye hem de Yunanistan’dan bu girişimi sürekli yapmak üzerine geri bildirimler aldık. Bugün imzacı sayımız 3000’e ulaştı.”
“Erkeklerin çağrıya sahip çıkmaları mutlu ediyor”
Barış çağrısına kadınların yanında erkekler de katılması üzerine konuşan Onanç, “Biz erkek egemen siyasetin bu artan çatışmacı dili şekillendirdiğini düşünüyoruz. Bu kadınların çağrısı olsa da tüm toplumu kapsayan, tüm toplumun refahını hedefleyen bir girişim. Tabi ki, erkeklerin katılımı bizi mutlu ediyor, barış sesini yükseltmeleri, bu çağrıya sahip çıkmaları bizi mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.
“Siyasetçiler askeri çatışmadan vazgeçmeli”
Doğu Akdeniz’in Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilk çatışmalı süreç olmadığını, ne yazık ki yakın tarihimizde de bu tarz gerilimlerin tecrübe edildiğini aktaran Onaç sözlerine şu şekilde devam etti “Bunları nasıl aştık, nasıl bir strateji izledik onları hatırlamaya ihtiyacımız var. Doğu Akdeniz’de öncelikli olarak diyaloğa ihtiyacımız var. Bu diyaloğu sağlayabilecek uluslararası aktörler ile iletişimde olmalıyız. Bize göre tehditler ve meydan okuma çatışmayı çözmek yerine arttırıyor. Askeri bir çözümün öne çıkarılması zaten yıpranmış ilişkiye daha da zarar veriyor. Siyasetçiler askeri çatışma olasılığını telaffuz etmekten vazgeçmeli, ve barış çağrısını yüceltmeli. Çağrımızda söylediğimiz gibi toplumların barış içinde yaşamasını her şeyden önce geliyor.”
“Toplumlar yan yana barış içinde”
Türk ve Yunan toplumlarının yan yana yaşaması hakkında konuşan Onaç, toplumların zaten yan yana barış içinde yaşadıklarını, formülün çatışmacı dilin bırakılması, diyaloğun önünün açılması ve kadınların sesinin daha gür ve görünür olmasıdır dedi.
“Politik gündemler iki ülkenin dostluğuna zarar vermemeli”
Barış Çağrısı’na 15 Eylül’den itibaren 3000 kişi imza attı. İmza atanlar arasında gazeteci Burcu Karakaş da bulunuyor. Burcu Karakaş, gazetemize şöyle bir açıklamada bulundu: “O metinde imzası olan kadınlar olarak suni, politik gündemlerin iki ülke arasındaki dostluğa zarar vermemsini istiyoruz. Dünyanın her yerinde kadınların barıştan yana olduğunu görmek mümkün. Şu anada iki ülke arasında olan gerilimin, Türkiye ve Yunanistan toplumları arasında da bir tansiyon yaratmasından endişe duyduğumuz için böyle bir metne imza atmak istedik.”
Kaynak: İz Gazete