Türkiye’nin imzacısı olduğu Lanzarote Sözleşmesi, 13. yılını doldururken, hak savunucuları çocuk istismarına karşı yapılan yasal düzenlemelerin hem yetersiz hem de uygulamada kağıt üstünde kaldığını ifade ediyor.
Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan Lanzarote Sözleşmesi’nin imzalanmasının üzerinden 13 yıl geçti. Cinsel istismar suçunu tanımlayan ve istismarı suç sayan ilk uluslararası anlaşma olan Lanzarote Sözleşmesi’nin imzacıları arasında Türkiye de bulunuyor. Sözleşme, Türkiye’de 10 Eylül 2011’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Lanzarote Sözleşmesi Türkiye’de etkin uygulanıyor mu?
DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, son dönemde Türkiye’de çocuk istismarı ile ilgili çeşitli skandal kararlara imza atıldığını vurguluyor. Ataselim, “Evli olduğu kadını öldüren bir erkek, altı yaşındaki çocuğunu istismardan 30 yılla yargılanırken istismara uğrayan çocuğun bekareti bozulmadı bahanesiyle beraat kararı aldı. Bu ülkede bir çocuk istismara uğradığı kişiyle karşı karşıya geleceği korkusuyla kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti” diyor. “Sözleşme etkin uygulanırsa çocuklar gülüp oynayıp neşeli bir şekilde hayatlarını devam ettirebilirler” ifadelerini kullanan Ataselim, sözleşmenin uygulanması için ellerinden geleni yapacaklarını vurguluyor.
Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı’na (ÇAÇAV) göre, Lanzarote Sözleşmesi Türkiye’ye önleyici hizmetler, sivil toplum örgütleriyle işbirliği, gerekli alt yapının ve finansın sağlanması gibi önemli yükümlülükler getirdi. Ancak ceza kanununda cinsel suçlara ilişkin yapılan düzenlemeler halen yetersiz.
ÇAÇAV Koordinatörü Şahin Antakyalıoğlu: “Yeterince araştırılmıyor”
DW Türkçe’ye konuşan ÇAÇAV Koordinatörü Şahin Antakyalıoğlu, “Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesi cinsel istismara ilişkin cezayı belirlemiştir. 15 yaşını doldurmamış ya da doldurmuş olmakla birlikte cebir, tehdit, hile veya iradenin sakatlanması durumunda ya da mağdurun 15 yaşını doldurmuş ama işlenen fiilin hukuki anlam ve sonucunu anlama yeteneğinin gelişmemiş olması halinde şikayet aranmamakta, rızasına bakılmamaktadır. Yani resen soruşturulması gerekir. Ancak 15 yaşını dolduran çocuklar bakımından bunun yeterince araştırılmadığını görüyoruz” diyor.
Antakyalıoğlu, çocuk izlem merkezleri ve adli görüşme odalarının da hem sayı hem de gerekli donanım, personel ve bütçe bakımından yetersiz olduğu görüşünde. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) cinsel sarkıntılık ve cinsel tacizin tanımının yapılmadığına dikkat çeken Antakyalıoğlu, kanunun 104. ve 105. maddelerinin, çocuklara karşı cinsel istismarın ‘her türlü cinsel davranış’ olarak tanımlandığı 103. madde ile çeliştiğine dikkat çekiyor.
Kanunun 104. maddesine göre “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” ile cezalandırılıyor. 105. madde ise “Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına, fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” diyor.
EŞİK: Lanzarote Sözleşmesi’ne sahip çıkalım
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) da Lanzarote Sözleşmesi’nin 13. yaşına ilişkin yayımladığı açıklamada, tüm kamuoyunu Lanzarote Sözleşmesi’ne sahip çıkmaya davet etti. Açıklamada “Dini nikah olsun olmasın çocuk yaşta evlendirme, çocuk cinsel istismarıdır. Türk Ceza Kanunu’nda bu yönde etkili hükümler olmakla birlikte bu hükümler kâğıt üzerinde bırakılıyor. Saldırganlar birçok durumda cezasız bırakılırken, ceza kaçınılmaz olduğunda ise sadece istismarcının cezalandırılması, cinsel istismarın önlenmesine hizmet etmiyor” denildi.
Platform, bu fiili uygulamanın Lanzarote Sözleşmesi’nin suça yardım ve yataklık edenler ya da suça teşebbüs edenlerin cezalandırılmasını öngören 24. maddesi ile suçun ciddiyeti göz önüne alınarak, etkili, orantılı ve özgürlüklerin kısıtlanmasını içeren cezaları da kapsayacak caydırıcı yaptırımlarla cezalandırılmasını öngören 27. maddelerine aykırılık oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Kaynak: DW