Yüksek Mahkeme’nin infazı erteleyen mahkeme kararını kaldırmasından ardından, Lisa Montgomery 68 yıllık bir aranın ardından ABD’de idam edilen ilk federal kadın mahkum oldu.

ABD’de Trump yönetimi, 17 yıl boyunca duraklatılmış olan federal idam cezasını yeniden uygulamaya koyduğundan beri 11 kişi idam edildi. Lisa Montgomery ise 1953’ten beri federal hükümet tarafından idam edilen ilk kadın oldu.
Montgomery, 2004 yılında Bobbie Jo Stinnett adlı sekiz aylık hamile bir kadını öldürmek ve karnını yararak bebeğini kaçırmaktan suçlu bulunmuş, üç yıl sonra idama mahkum edilmişti.
Montgomery’nin idamı, akıl sağlığıyla ilgili yeni bir duruşma yapılmasını isteyen mahkemenin kararıyla infaza birkaç saat kala durdurulsa da Yüksek Mahkeme, bu kararı bozarak infazın devam etmesine karar verdi.
Federal idamlara son verileceği bilinen Biden’ın başkan olmasına günler kala gerçekleşen idam, hak savunucuları tarafından büyük öfke ile karşılandı. Avukatlarının belirttiği gibi Lisa’nın akıl sağlığı yerinde değildi ve çocukken ciddi istismara uğradığını belirtiliyordu.
Activists in opposition to the #deathpenalty gather to protest the execution of Lisa Montgomery, who is set to be 1st woman put to death by federal gov't in nearly 70 yrs, at the US Penitentiary in Terre Haute, In, U.S. January 12, 2021. @Reuters /Bryan Woolston @reuterspictures pic.twitter.com/2YaBlBx1fZ
— Bryan Woolston, Photojournalist (@woolstonphoto) January 13, 2021
Marshal Project, Montgomery ile ilgili ele aldığı yazıda akıl hastalığı, çocukluk çağında yaşanan istismar ve beyindeki yaralanmalarının idam cezası ile karşı karşıya kalanların büyük bir oranını etkilediğini belirtti. Lisa’nın annesi tarafından cinsel ticarete maruz bırakıldığının ve üvey babası ve arkadaşları tarafından çocukken tecavüze uğradığının altını çizdi.

Montgomery’nin avukatları, suçunda anahtar rol oynadığını söyledikleri geçmiş travmalarını tam olarak anlamayan veya sunmayan erkek avukatlar tarafından defalarca yüzüstü bırakıldığını da belirtti. Avukatları, yaşadığı istismarın beynine zarar verdiğini ve ailesinde de akıl hastalıklarının görünmüş olmasının onun durumunu şiddetlendirdiğini, gerçekle temasını kaybettiği için, hamile kalma konusunda artan çaresizlikle hayal kurduğunu söylediler. Dilekçelerinde, “eğer tedavi ve ilaç almış olsaydı, bu suç asla olmazdı” açıklamasında bulundular.