İran’da kadınlara yönelik şiddetin ve cinsel tacizin suç sayılması yolunda ilk adım atıldı. Hükümetin bu adımı atmasına #MeToo hareketi ve son 6 ay içindeki “namus davaları” yüzünden artan ölümler etkili oldu.
Gamze Düşmez
İran hükümeti, on yıldır süren tartışmaların ardından “kadınlara yönelik şiddetin ve cinsel tacizin suç sayılması” ve “bunu işleyenlere ceza verilmesi” yolundaki ilk adımını konuyla ilgili kanun tasarısını geçen hafta kabul ederek attı.
Hükümetin bu adımı atmasına #MeToo hareketi ve son 6 ay içindeki “namus davaları” yüzünden artan ölümlerin halkı saran korkusu da etkili oldu, ancak tasarının halen ülkenin muhafazakar parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor. Kadın hakları avukatları bunun kabul edilmesini umuyorlar.
Kanun tasarısı, oluşturulması için verilen karar onaylandığı takdirde, İran’ın ceza hukukunda türünün ilk örneği olacak.
Merkezi New York’ta bulunan İnsan Hakları İzleme örgütü araştırmacılarından Tara Sepehri Far, cinsel şiddetin kurbanları olmalarına rağmen ailelerini utandırdıkları gerekçesiyle erkek akrabaları tarafından öldürülen kadınlar konusunda “hem ulusal alanda dikkat çeken ‘namus cinayetleri hem de #MeToo hareketi gibi geçen yılki olaylar, yaklaşık 10 yıldır yapılmaya çalışılan bu tasarı üzerinde bastırması için hükümet üzerindeki baskıyı artırdı” dedi.
Kanun tasarısının henüz gerekli uluslararası standartlarda olmadığını belirten Far, tasarının, kadınların karşı karşıya bulundukları şiddetin tüm yönlerini, çocuk gelinleri, koca tarafından tecavüzleri ele almadığının ve ev içi şiddeti uygun bir şekilde tanımlamadığının altını çizdi.
Birçok İranlı eylemci ve avukat, bunun, hükümetin kadınlara karşı şiddet gibi önündeki meselelerde ileri doğru atılmış adımlar olarak tanımladıkları İran’da değişen toplum dinamiklerini yansıttığını ve ileri bir adımı temsil ettiğini söylüyorlar.
“Tasarı web sitesinde”
Kanun tasarısının tamamı henüz kamuyla paylaşılmadı, ancak hükümetin resmi web sitesinde yayımlanan özetinde “bir kadına fiziksel ya da duygusal ya da itibarına zarar verecek veya kadının özgürlüğünü ve sosyal haklarını kısıtlamayla sonuçlanacak herhangi bir eylem suç sayılır” ifadesi yer alıyor.
Kadına cinsel tacizde bulunmak ve cinsel ilişkiye zorlamak tasarıda suç olarak gösteriliyor. Bir kadına teklifsiz cinsel mesaj ya da fotoğraf göndermek, cinsel ilişkiye girmek istemek ya da cinsel ilişkiye zorlamak, 6 aydan 2 yıl hapis cezası ve 99 adet kırbaç ve hatta para cezasıyla karşı karşıya bıraktıracak.
Tasarı ayrıca, adalet sisteminin, şiddet kurbanlarına ve şiddete maruz kadınlara destek verecek merkezleri kurmasını ve teşvik etmesini gerektiriyor. Güvenlik güçleri de, kadınları korumak için özel kadın polis birlikleri kurmaya mecbur bırakılıyor.
İran’ın başkenti Tahran’da yaşayan kadınları temsil etme konusunda uzmanlaşmış ve hükümetin danıştığı avukatlardan biri olduğunu söyleyen avukat Shima Ghoosheh, “Bunu 10 yıldır bekliyoruz” dedi. “Bunun ileriye doğru bir adım olduğunu düşünüyorum, çünkü kadınları korumak için bize üzerine inşa edebileceğimiz ve değiştirebileceğimiz genel bir yasa veriyor.”
Bayan Ghoosheh ve İran’daki diğer iki hukuk uzmanı, parlamentonun, hafifletilmiş ve yargı ve milletvekillerinin görüşlerini yansıtacak şekilde değiştirilmiş olması nedeniyle tasarıyı onaylamasını beklediklerini söylediler.
İran’ın kadın ve aile ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcısı Masoumeh Ebtekar daTwitter hesabndan, bu önlemin hukuk ve hükümet uzmanları tarafından yüzlerce saat süren müzakerelerin sonucu olduğunu ve “İran’ın hak eden ve sabırlı kadınlarına adandığını” paylaştı.
-Avukatına danışıp kızının kafasını kesti-
14 yaşındaki Romina Eşrefi, Mayıs ayında erkek arkadaşıyla kaçtığı için babası kafasını kesti. Olay, babanın avukata danışıp en fazla 10 yıl hapis cezasına çarptırılacağını öğrendikten sonra suçu işlemesi nedeniyle ulusal düzeyde dikkat çekti. Bu acı olayın sonrasında, çocukları şiddete karşı korumak için 11 yıldır rafta bekletilen bir yasa, “Romina yasası” adıyla kabul edildi.
Tecavüz ve cinsel taciz suçlamalarıyla karşı karşıya bulunan iki kişi de şimdi cezaevinde yatıyor. Hemşehri gazetesinin haberine göre, 300 genç üniversite öğrencisine tecavüz etmekle suçlanan kitapçı Keivan Imamvardi, İran ceza kanunundaki en ağır suç olan “yeryüzünde yolsuzluk” ile suçlandı ve idam cezasına çarptırılabilir.
Cinsel tacizle ilgili birçok suçlamayla da karşı karşıya bulunan İranlı-İngiliz sosyolog Kamil Ahmadi de, “düşman bir hükümet adına çalışmak” gibi çok farklı bir suçtan Aralık ayında sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Tahran’da #MeToo davalarına ücretsiz olarak bakan avukat Leila Rahimi, bu tasarının en azından hikayeleriyle öne çıkan ve yasal işlem başlatan kadınları desteklemeye yardımcı olacağını söyledi. Rahimi, #MeToo vakalarıyla kendisiyle temasa geçen kadın sayısının Ağustos ayından bu yana istikrarlı bir şekilde arttığını söyledi.
Rahimi, “Bunu kendim ve diğer kadınlar için yapmam gerektiği söylendi. “Umudumuz, kadınlar konuşurken kanunun dinleyeceğidir” şeklinde görüşünü dile getirdi.
Kaynak: New York Times