Gazeteci Sedef Kabaş’ın hazırlayıp sunduğu “Sedefli Söyleşiler” programına katılan SES Derneği Başkanı Gülseren Onanç, kadın liderlerin başarısı, siyasette kadının yeri, kadınların toplumun dönüşümündeki rolü ve kadın dayanışmasının önemi üzerine konuştu.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Sedef Kabaş’ın kendi youtube kanalında hazırlayıp sunduğu “Sedefli Söyleşiler” programına katıldı.
Onanç’ın kadın liderler, kadınların yarattığı değişim ve ayrımcılığa karşı kadınların direnci üzerine konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Bütünsel erkek egemen bir sistemle karşı karşıyayız. Bunu iş dünyasındaki yansımalarına baktığımızda, hem özel sektörün, hem girişimcilik alanının erkek egemen olduğunu görüyoruz. İş gücüne katılım oranı hala yüzde 29’larda. Kadın girişimci sayısı hala yüzde 10’a bile ulaşmadı. Türkiye’de eşitliği sağlamak çok uzun süreçler alıyor. Bunun nedeni sadece iş yaşamının bu kadar eşitsiz olması değil. Sistemin bütünü birbirini besliyor. Bütün sistem eşitlenmediği ölçüde, iş dünyasındaki eşitlik de sağlanmayacak. Siyasette eşit temsil olmadığı sürece, eğitime katılımda, sağlıkta, kadının her türlü sosyal yaşamında eşitlik sağlanmadığı ölçüde, iş dünyasında eşitliği sağlanması mümkün değil.”
“Türkiye’de siyasi partiler çözüm üretebilecek kapasitede değil”
“Bir kadının hayatında en çok fark yaratan şeyin eğitim olduğunu görüyoruz. Belirli bir süreci aşabilmiş, liseyi, üniversiteyi bitirebilmiş kadınların iş gücüne katılımını ve daha sonra da kendi kaderlerini kendi ellerine aldığını görüyoruz. Kadına, kendi kimliğiyle barışık, özgür düşünen, düşüncelerini özgürce ifade etmenin en temel hak olduğunu ve etmeninin aslında beklendiğini öğreten, eşitlikçi, özgürlük bir eğitimden söz ediyorum.”
“Türkiye’de var olan siyasi partiler, çözüm üretebilecek, Türkiye’nin önünü açabilecek, yeni bir yol sunabilecek kapasiteye sahip değiller. Bu partilerin erkek egemen olmasından kaynaklanıyor. Siyasi partilerin yönetim kademelerine baktığımız zaman, meclis aritmetiğine baktığımız zaman, yerel yönetimlerdeki belediye başkan sayısına baktığımız zaman şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, kadınlar siyasette yoklar. Bu da aslında çözüm üretmeyen, eşitlikçi olmayan, eleştirdiğinin benzeri olan, kendi kendini tekrar eden siyaset kurumları silsilesi var bizde.”
“Partilerde en büyük sorunlardan birinin kadın eksikliği olduğunu düşünüyorum. Aşağıdan gelen, feminist, sivil toplum deneyimi kazanmış, belirli bir tabanı olan, kendine özgüvenini parti başkanından değil, kendi tabanından alan siyasetçi kadınlar, siyasi partileri değiştirebilecek diye düşünüyorum. Şu anki haliyle, köşe başlarını, yönetim kademelerini elinde tutan patriyarkal erkek zihniyeti buna izin vermiyor.”
“Partiler kadın seçmenin ne kadar önemli olduğunun farkındalar aslında. AKP’yi iktidara taşıyan en önemli seçmenin kadın olduğunun farkındalar. Buradan nasıl örnek alabiliriz diye de düşünüyorlar. Ama hiçbir parti aldığı faydayı kadına geri vermiyor. Kadınlar onları iktidara taşıyorlar, ama onlar kadınlara vermeleri gereken ihtiyaçları olan özgürlüğü, eşitliği, olanakları sağlamıyor. Ne AKP bunları sağlıyor, ne de diğer partiler. Bu siyasetin değişmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Yaşanabilir bir dünya için toplumsal cinsiyet eşitliği
“Siyaseti dönüştürmemiz gerekiyor. Bunu sadece kadınlar için değil, dünya için yapmak zorundayız. BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 17 tane başlık koydu ve dünyanın önüne 2030 gündemi koydu. Bu bir dünyayı kurtarma planı aslında. Bunların içerisinde bana göre en önemli kaldıraç olduğuna inandığım amaç, toplumsal cinsiyet eşitliği. BM diyor ki, eğer ülkelerde toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmazsa, dünya sürdürülebilir bir yer olmayacak. Bizim mücadelemiz, kadının demokratik mücadelesi değil. Bu kadınıyla erkeğiyle verilmesi gereken bir mücadele. Çünkü bu sağlanmaz ise dünya yaşanılır bir yer olmayacak.”