İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının ardından şiddet gören kadınlar karakollarda nasıl karşılanıyor? DW Türkçe muhabiri Burcu Karakaş, mağdur olduğunu söyleyerek gittiği karakollarda bu sorunun yanıtını aradı.
DW Türkçe muhabiri Burcu Karakaş, Türkiye’nin 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı almasının ardından şiddet gördükleri erkekler hakkında karakola başvuran kadınların başvurularının alınmadığına dair iddiaları araştırmak üzere İstanbul’da üç karakola gitti, İstanbul dışında ise dört karakolu aradı.
Karakaş’ın karakollarda sorduğu ilk soru “Erkek arkadaşım için uzaklaştırma kararı aldırmak istiyorum, ne yapabilirim?” oluyor.
Karakakolların bazıları uzaklaştırma kararı için Aile İçi Bürolara yönlendirirken, bazıları ikamete en yakın yerdeki karakola başvurmasını salık veriyor, bazıları ise savcılığa yönlendiriyor.
Ancak, Karakaş’ın da aktardığına göre, 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da “aile içi büro” diye bir ibare yok. Kanun’un 8. maddesi, “Tedbir kararı, bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilir. Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir” diyor.
Karakaş’ın konuştuğu Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan avukat Mine Akarsu kanunu şöyle anlatıyor:
“Kadınlar başvurdukları bütün kolluk birimlerinden kararı alabilirler. Aile içi büro olmasına gerek yok. Kanun herhangi bir yere yönlendirmeksizin ‘Kadına ilk elden koruma kararını ver’ diyor.”
İkamete en yakın karakola başvurma yönlendirmesi de kanuna aykırı. Avukat Mine Akarsu, “Karakolların ikametgah ya da suçun gerçekleştiği yer şeklindeki yönlendirmeleri Ceza Kanunu’na atıfla yapılıyor ama 6284 Sayılı Kanun’da bunun yeri yok” diyor.
Avukat Mine Akarsu’ya göre, savcılığa yönlendirmek de yanlış bir uygulama: “Acil tedbirler kolluk tarafından verilebilir. Savcılığa yönlendirmek yanlış.”
Avukatlara göre, karakollarda yapılan yanlış bilgilendirme ve kanuna aykırı uygulamaların İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ile ilgisi var. Avukat Mine Akarsu, “Her ne kadar 6284 Sayılı Kanun yürürlükte olsa da, İstanbul Sözleşmesi kararı ile birlikte kötü uygulamalara zemin açılmış gibi bir psikolojik durum oluşturulduğunu düşünüyorum” diyor.
Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.