Kortlara, tekler ve çiftlerde toplam 37 Grand Slam şampiyonluğu, 4 olimpiyat altın madalyası ile veda eden ‘tüm zamanların en iyisi’ Serena Williams, yalnızca başarılarıyla değil, cinsiyet eşitliği ve ırkçılığa karşı verdiği mücadeleyle de büyük bir güce dönüşen bir rol model.
27 yıllık profesyonel kariyeriyle kadınlar tenisinin tarihini yeniden yazan Serena Williams’ın kariyerinde bir yolculuğa çıkalım.

Serena Williams, profesyonel tenise adım attığında 14 yaşındaydı. Kanada’da Challenge Bell için korta çıkan Williams şampiyonluklarla dolu kariyerine de giriş yapmış oldu.
Serena Williams kariyerindeki ilk Grand Slam şampiyonluğunu 1999’da ABD Açık’ta elde etti ve Williams ailesinin Grand Slam kazanan ilk üyesi oldu. Henüz 17 yaşındayken şampiyonluk yaşayan Serena, 1958 yılında kupayı kaldıran Althea Gibson’dan sonra Grand Slam kazanan ilk siyahi kadın sporcu olmayı başardı.
Hemen üç yıl sonra 2002 yılında Roland Garros, Wimbledon ve ABD Açık’ta şampiyon olmayı başaran Serena, kariyerine 23’ü grand slam olmak üzere toplam 96 şampiyonluk sığdırdı. Wimbledon ve Avustralya Açık’ta 7’şer kez mutlu sona ulaşan Serena, ABD Açık’ta 6, Fransa Açık’ta ise 3 kez kupa sevinci yaşadı.
Serena Williams’ın tenisteki partneri ve en önemli rakibi kardeşi Venus Williams’dı. İki kardeş çiftlerde sayısız başarı elde etti. İkisinin de performansının en yüksek olduğu dönemde turnuvaların özellikle finallerinde sık sık karşı karşıya geldiler. İki kardeş 9’u Grand Slam finali olmak üzere 31 kere karşı karşıya geldi. Bu karşılaşmaların 19’undan Serena galibiyetle ayrıldı.
Irkçılığa ve cinsiyet eşitsizliğine karşı mücadele
Serena Williams, Venus Williams ve aynı zamanda antrenörlüklerini de yapan babaları Richard Williams beyazların hakim olduğu teniste zaman zaman ırkçı saldırılara maruz kaldı. Bu saldırılardan bir tanesi de 2001 yılında Indian Wells turnuvasında yaşandı. Richard Williams, maç boyunca seyircilerin kendilerine ırkçı saldırılarda bulunduğunu söyledi. Bu olayın ardından Serena tam 14 yıl boyunca Indian Wells’i boykot etti ve turnuvaya katılmadı.
Williams yıllar içinde cinsiyet eşitliği, sporda çeşitlilik gibi mücadeleleri ile kadınlara ve farklı ırklardan sporculara haklar tanınmasını sağladı.
Kadın tenisinin erkek tenisiyle aynı ekonomik şartlara ulaşması için mücadele eden Serena Williams’ın öncülerinden olduğu eşit ücret hareketi başarıya ulaştı. 2007’den itibaren, 4 Grand Slam Turnuvası da kadın ve erkek tenisçilere aynı para ödülünü vermeye başladı.
2016’da Wimbledon’da şampiyonluk yaşayan Serena kariyerinin 23. ve son Grand Slam’ini kazandı. Bu kupa ile 24 Grand Slam şampiyonluğu bulunan Margaret Court’un hemen ardından en çok Grand Slam kazanan ikinci tenis oyuncusu oldu. Bu şampiyonluğun farklı bir anlamı daha vardı. Serena bu galibiyeti kazandığında 8 haftalık hamileydi. Ve pek çoklarının da yorumladığı gibi hamileliğinin etkisi olmasaydı Court’un 24 Grand Slam şampiyonluğunu da kıracaktı. Kendisinin de aynı fikirde olduğuna olduğuna hiç şüphe yok: “Asla ailem ve tenis arasında bir seçim yapmak zorunda kalmak istemedim. Bu adil değil. Eğer erkek olsaydım bunu söylüyor olmazdım, çünkü eşim fiziksel yükü çekerken ben oynamaya ve kazanmaya devam ederdim.”
Yıldız oyuncu tenisi bırakma kararını ise Vogue’da kaleme aldığı bir yazıyla açıklayan Serena, “Emeklilik kelimesini hiçbir zaman sevmedim” diyen Williams, “Belki bunu anlatmak için kullanılabilecek en iyi kelime, evrim. Tenisten uzaklaşarak benim için önemli olan diğer şeylere doğru evrim geçiriyorum” dedi.
Kortlara veda
Amerika Açık’ın son turnuvası olacağını daha önce açıklayan Serena Williams, üçüncü tur maçında Avustralyalı Ajla Tomljanovic’e mağlup olarak turnuvaya ve tenis kariyerine veda etti.
Maç sonunda kortta muhabirlerin sorularını yanıtlayan Williams, ailesine, ekibine ve taraftarlarına teşekkür etti:
““Burada bulunan, yıllardır, hatta on yıllardır beni destekleyen herkese teşekkür ediyorum. “Ama büyün bunlar ebeveynlerimle başladı. Onlar her şeyi hak ediyor. Onlara minnettarım. Baba, biliyorum ki şu anda beni izliyorsun. Teşekkürler. Sanırım bunlar mutluluk gözyaşları, yani umarım öyledir. Ve kız kardeşim Venus olmasaydı bugün Serena olamazdım. Serena Williams’ın tek varlık nedeni odur. Teşekkürler Venus. Hepinize teşekkürler. Hayatımda yaşadığım en güzel süreçti.”
Serena Williams’ı mağlup eden raket Ajla Tomljanovic ise maç sonrasında Serena’nın onun için anlamını şu sözlerle ifade etti:
“Serena’nın bu spor için yaptıkları inanılmaz. Daha önce hiç karşılaşmamıştık, bırakacağını öğrendiğimde onunla oynayamamış olmaktan dolayı üzülmüştüm ama bu maçla bu ayrıcalığa eriştim. Küçük bir çocukken onun finaller oynayıp kazanmasını izlediğimi hatırlıyorum. Serena’yı en az sizin sevdiğiniz kadar seviyorum. Benim için ve tenis için yaptıkları inanılmaz. Çocukluğumda onu tüm o finallerde izlerken, onunla kariyerinin son maçında oynayacağımı hiç düşünmemiştim. Bu benim için de gerçek üstü bir an. Beni yeneceğini düşünmüştüm. Çünkü o Serena. Son puana kadar kazanma şansının olduğunu ve kim bilir kaç maç puanına ihtiyacım olacağını biliyordum, o böyle biri. Bence çocuklar için hayal kurmanın vücut bulmuş hali Serena. Tüm kalbimle ona teşekkür ederim. O tüm zamanların en iyisi. Nokta.”
Kaynaklar: Femsport, BBC Türkçe, Cumhuriyet, Hürriyet