
Gülseren Onanç
Dün Hrant Dink’in ölüm yıldönümüydü. Hrant’ın katledilişinin üstünden tam on altı yıl geçti ama hala adalet yerine gelmedi. Hrant Dink’in katillerini azmettirenler hala bulunup yargılanmadı. Bu yılki anmanın konuşmasını yapan yönetmen Emin Alper’in şahane konuşmasında söylediği gibi, “Osmanbey kaldırımlarında yatan dostumuzun yarasından hâlâ kan sızıyor. İçe doğru birbirine dönmüş iki ayağının arasından incecik akan kan kendisine bir yol arıyor.”
Kaynayan cehennemleri bırakıp, hazır cennetlere gidemeyenler
“Kaynayan cehennemleri bırakıp, hazır cennetlere kaçmak, her şeyden önce yapıma uygun değildi. Biz yaşadığı cehennemi, cennete çevirmeye talip insanlardandık” demişti Hrant Dink. O Türkiye’yi ona cehenneme çevirenlere karşı samimi, cesur bir dille mücadele eden biriydi. Sadece Ermeniler adına değil tüm ezilenler için mücadele ediyordu ve o yüzden çoğunluğun gücünü alan muktedirlerin hedefine oturmuştu.
Örgütlü kötülük
Pınar Selek de tıpkı Hrant gibi Türkiye’deki hakim düzeni elinde tutan muktedirlerin hedefinde olan cesur bir kadın. 25 yıldır devam eden Mısır Çarşısı davasında iki kez beraat eden sosyolog Pınar Selek, Yargıtay’ın kararı bozmasının ardından 31 Mart’ta yeniden yargılanacak. Mahkeme, Selek hakkında tutuklama kararı ve kırmızı bülten çıkarılmasına karar verdi.
Hrant’ın gerçek katillerini yargılayamayanlar, dokuz yıl önce beraat etmiş Pınar’ın kararını yeniden bozup onu yeniden yargılamak istiyor. Mısır Çarşısı davası 25 yıldır sürüyor. Pınar’ın hayatının yarısı bu dava için sürdürdüğü hukuk mücadelesi ile geçti. Son 13 yıldır memleketinden, ailesinden, sevdiklerinden uzakta yaşamak zorunda kalan Pınar’ın iki kere beraat ettiği yargı sürecini yeniden başlatanlar anlaşılan Pınar’dan hınçlarını alamadılar. Pınar’ı susturamadılar, yargılatamadılar. Pınar, Kısa Dalga’ya verdiği röportajda, “Bu dava ülkemizde çok daha uzun süredir kökleşen örgütlü kötülüğün bir göstergesi. Farklılıkların eşitlik ve özgürlük temelinde birlikte yaşamasından yana olanlara reva görülen kirli oyunların sadece bir parçası. Yani bizim mücadelemiz ülkemizdeki ağır bedellerle süren yaşam direnişinin sadece küçük bir parçası” diyor.
“Döneceğim ve dostlarla halaya duracağım”
Pınar, “Birlikte kazanacağız. 13 yıl önce ayrıldığım topraklara döneceğim ve tanıdığım tanımadığım dostlarla büyük bir halaya duracağım. İçimdeki büyük acıya rağmen bu halayın umuduyla güçlüyüm.Bugüne kadar tahakküme boyun eğmemek için direndim, ama aynı zamanda onun baskısı karşısında mağdur kalmadan yaratmaya, zihinsel olarak derinleşmeye ve açılmaya, aynı zamanda bir cümbüşçü karınca gibi davranmaya ve yaşamaya devam ettim. Dostlarıma söz veriyorum, pes etmeyeceğim” diyor.
Pınar da Hrant gibi yaşadığı cehennemi cennete dönüştürmek isteyen bir kadın. Böyle insanların yaşamlarının ne kadar zor olabileceğini de Pınar’ın yaşamından görüyoruz. Örgütlü kötülüğün bu kadınların yaşamını nasıl cehenneme çevirdiğinin tanığıyız.
Afganistan cehennemini cennete dönüştürmek isteyen bir kadın öldürüldü
Taliban’ın kadınlara yönelik baskıyı her geçen gün arttırdığı Afganistan’da, eski kadın milletvekili Mursal Nabizada ve koruması Kabil’deki evinde kimliği bilinmeyen kişilerce vurularak öldürüldü. Nabizada, Taliban’ın Ağustos 2021’de iktidarı ele geçirmesinin ardından Kabil’de kalan az sayıdaki kadın parlamenter arasındaydı. O içinde yaşadığı cehennemi cennete çevirmek üzere mücadele edenlerdendi. Gitmek isteseydi onu kabul edecek birçok batı ülkesi olmasına karşın o kalmayı ve Taliban’a karşı mücadele etmeyi seçti. Onun sonunda da öldürüldü.
Yeterli yakıtı kalmayan kadınlar
Kadın olarak hakim örgütlü kötülüğe, erkek egemen düzene karşı çıkarak var olma derecesi farklı olsa da dünyanın her yerinde benzer. Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl hazırlanan Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda ilk 10 ülke arasına giren Yeni Zelanda’nın kadın başbakanı Jacinda Ardern şubat ayında görevinden ayrılacağını ve bu yılki genel seçimlerde yarışmayacağını açıkladı. Ardern, görevi sürdürmek için yeterli enerjisinin kalmadığını söylüyor. 42 yaşındaki Jacinda “Artık bu işin hakkını verecek kadar yeterli olmadığımı biliyorum. Devam edersem ülkeye zarar veririm” diyor.
Ardern, 2017’de ‘dünyanın en genç başbakanı’ olarak 37 yaşında başbakan olarak seçilmiş, pandemi süresince ve ülkesinde Müslümanlara ilişkin yapılan saldırılarda gösterdiği kucaklayıcı liderlikle kadın liderliğinin güzel bir örneği olmuştu. Bir sosyal demokrat ve ilerici olan Jacinda, başbakan olarak çok zor bir beş buçuk yıl geçirdiğini, kendisinin de bir insan olduğunu ve görevi sürdürmek için “yeterli yakıtının kalmadığını” söyledi.
Pandemi ve sonrasında aşı karşıtları tarafından maruz kaldığı şiddetin onun istifasında bir rol oynayıp oynamadığını soranlara, “Siyasette karşılaştığım olumsuzlukların istifa nedeni olduğu izlenimini bırakmak istemiyorum. Evet, etkisi var. Sonuçta insanız ama kararımın temeli bu değil” diye cevap vermiş. Nasıl hatırlanmak istediğini soranlara da, “nazik ama güçlü, empatik ama kararlı, iyimser ama dikkatli ve ne zaman gitmesi gerektiğini bilen bir lider” olarak anılmak istediğini söylemiş. Jacinda giderayak, bütün yaşamını iktidarını sürdürmek isteyen erkek siyasetçilere gereken dersi verdi.
Hrant ve Mursal yaşadıkları cehennemi cennete çevirmek için mücadele ederken yaşamlarını yitirdiler. Pınar yıllardır yaşamını karartmaya ant içmişlere karşı mücadele ediyor. Jacinda beş yıl verdiği mücadele sonunda yeterli yakıtının kalmadığını söyledi. Yaşadığı cehennemi cennete çevirmek için mücadele eden insanların yaşamlarının ne kadar zor olduğu biliyoruz. Onların mücadelesini bıraktıkları yerden devam ettirmek de bize düşüyor.