
Gülseren Onanç
Bugün (31 Mart 2023) Pınar Selek’in 25 yıldır devam eden 4 kez beraat ettiği davası Çağlayan Adliye Sarayında görüldü. Davayı takip etmek üzere Fransa Fransa, Almanya, Belçika, İsviçre ve Norveç’ten Pınar Selek için adalet talep etmek üzere gelen milletvekilleri, feminist aktivistler, belediye meclis üyeleri, akademisyenler, medya mensupları, hukukçulardan oluşan toplam 80 kişilik grup dayanışmanın güzel bir örneğini gösterdiler. Haksızlığa karşı yalnız olmadığımızı hatırlattılar. Hem dün yapılan basın toplantısında hem de bugünkü duruşma salonunda bizim memleketlimizden daha çok yurt dışından gelmiş delegasyonların üyeleri vardı.
Fransız feminist politikacılar gözünden Türkiye

Bu sabah Fransa’dan gelen üç politikacı ile SES Eştlik ve Dayanışma Derneği’nin yeni mekanı Serenita’da buluştuk. Bir tane kadın milletvekili Pınar ile şahsen bile tanışmamış. Davasının gücüne ve Pınar’ın haklılığına inanıp kalkıp davayı takip etmeye gelmiş. Diğerleri Pınar’ı tanıyor. Fransa’nın gündemi hükümetin emeklilik politikalarına ilişkin protestolar. Kadınlar bu protestolarda başı çekiyorlar. Bu yoğun gündemin içinde Pınar Selek davasına sahip çıkmak üzere kalkıp iki günlüğüne İstanbul’a gelen insan hakları aktivistlerinin bu dayanışmasını görmek beni çok sevindirdi. Gerçek feminist kadın dayanışması örneği olan bu ziyaretler global kadın dayanışması adına umut oldu. Bu dayanışma duygusunun altındaki güveni sağlayan Pınar Selek’in de ne kadar özel bir insan olduğuna bir kez daha gururla tanıklık ettim.
Türkiye’ye ilişkin merak içinde, bizim gibi hak aktivistlerinin tehlikede hissedip hissetmediğini soruyorlar. Nasıl sormasınlar. Galatasaray Meydanı’nı Cumartesi Anneleri’ne kapatmak üzere çok uzun bir süredir iki otobüs çevik kuvvet silahlı bir şekilde Cumhuriyet anıtının çevresini koruyor. Çağlayan adliyesi önünde yapılmak istenen basın açıklamasına izin verilmedi. Kağıthane Kaymakamlığı Pınar Selek için kamuda açıklama yapılmasını bir gün için yasaklandı. Duruşma salonunun olduğu ikinci kat onlarca çevik kuvvet polisi ile doluydu. Salona girişler kontrollü yapıldı. Fransızların bizim için duydukları endişe aslında çok yerinde ama biz artık bu tehditlere ve korkutmalara karşı çok güçlendik ve korkmuyoruz.
Pınar’ın duruşmasında onlarca avukat Pınar’ı savunmak üzere gelmişti. İddaname okunduktan sonra avukatların savunması yapıldı. Pınar Selek’in savunmasının Fransızlar tarafından mı, Türkiye makamları tarafından mı yapılmasına ilişkin tartışmadan sonra tabii ki Türk mahkemeleri Pınar’ın savunmasının Türkiye makamları tarafından yapılmasına karar verdi.
Pınar Selek olmanın dayanılmaz ağırlığı

Eminim soruyorsunuzdur kendinize nedir bu Pınar Selek’ten istedikleri diye. Neden Pınar Selek müesses nizam tarafından bir tehlike olarak algılanır?
Pınar Selek gibiler bu topraklarda kolay yetişmez. Pınar Selek olmak için bize öğretilen doğruları tek tek sorgulama cesareti göstermek gerekir. Misal, Pınar daha yıllar öncesinden beri aile içinde, toplum baskısı ile öğretilen cinsiyet kavramını ve cinsiyet rollerini sorgular. Pınar LGBTİ+ hareketine mücadelenin başından bu yana destek olmuştur. Trans bireylere nasıl kucak açtığını şimdi TİP milletvekili olan Esmeray’dan dinlemelisiniz. Pınar yerli ve milli olmayı, ulusal kimliği sorgular. Bize dayatılan tek tipçi Türklük kimliğini reddeder, çoğulcu ve kucaklayıcı bir şekilde kimliklere yaklaşır. Kürtleri, Ermenileri ve bu bu toprakların bütün halklarının haklarını savunur.
Pınar ötekini yargılamaz sadece anlamaya çalışır. Kocaman gönlüyle mağdurları kucaklar. Pınar entelektüel birikimini vicdan ve hümanizm ile taçlandırmış bir kadındır. Aklı ile vicdanı, düşüncesi ile coşkusu hep el ele gider. İşte tam de bu nedenlerle Türkiye’de Pınar Selek olmanın dayanılmaz bir ağırlığı vardır.
Pınar’ın arkadaşı ve hayranı olarak onun bu dava sürecinde nasıl örgütlendiğini yakından izledim. Hala Tanığız Platformu yeniden bu dava için bir araya geldi ve Türkiye’de kamuoyu oluşurdu. Pınar’ın iki arkadaşı Karin Karakaşlı ve Yasemin Öz basın toplantısında onunla olan dostluklarını anlatınca Pınar’ın arkadaşı olmanın da ne kadar ayrıcalıklı olduğunu anlıyorsunuz.
Biz de Yükselt SES’ini Podcast’imiz içiz Pınarı Paris’te onun için yapılan toplantılar arasında yakaladık ve şahane bir sohbet gerçekleştirdik.
Biz çoktan kazandık
Pınar’dan yine sevecen ve coşkulu sesiyle bu süreci değerlendirmesini istediğimizde şöyle cevapladı: “Biz kazandık zaten. Bir sürü genç yazıyor bana, günde yüzlerce mesaj alıyorum; anladım ki ben direnmeye devam ettiğim sürece, kendimi bu davanın gündemine kaptırmadığım sürece, onların benim gündemimi belirlemelerine izin vermediğim sürece; içimdeki enerjiyi kaybetmedikçe, devam ettikçe, sabrettikçe karşılığını görüyorum. Bazen karşılığını görürüz, bazen görmeyiz ama ben şimdi emeklerimin karşılığını görüyorum ve çok mutluyum bu yüzden.”
Bütün yaşadıklarından sonra süreçte kazandığımızı söyleyen Pınar bize umut verdi. Söyleşimizde de belirttiğim gibi bizim de aslında tam da Pınar gibi insanlara ihtiyacımız var. Sorgulayan, ona dayatılanı kabul etmeyen, bunu dayanışma ile yapan ve hep sistemi sorgulatan kişilere ihtiyacımız var. İnanıyorum ki 14 Mayıs’tan sonra Pınar memleketine geri dönecek ve yeni bir Türkiye’yi, yeni demokrasiyi, yeni bir feminizmi hep birlikte kuracağız.
Pınar’ın “Herkes için adaleti getireceğiz” sözü de çok değerliydi.
Kadın hakları üzerinden devam eden siyaset ve seçim gündemini gelecek hafta çok detaylı açacağız.
Belki de Pınar’ın dediği gibi:
Biz çoktan kazandık!