
Bu haftaki tek konumuz, gururumuz, Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımımızın şampiyonluğu.
Uluslararası arenada üst üste iki şampiyonluk kazanarak kendi hikayelerini yazdılar ve bu hafta Yükselt SES’ini! Podcast, bu hikayeyi anlatıyor.
00:00 – 00:37 Açılış
00:37 – 05:40 Avrupa Şampiyonası’nda Zafer
05:40 – 07:34 Takımın Tarihi
07:34 – 09:54 Şampiyonluklar
09:54 – 13:15 Feminist Bakış
13:15 – 14:42 Kapanış
Yayınımıza dair yorum ve önerilerinizi bize SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu Instagram hesabından, ya da yorumlarla iletmeyi unutmayın!
Bölümü YouTube’da dinlemek için:
Yükselt SESini podcast’ten herkese merhaba.
Ben Duygu İslamoğlu, SES Eşitlik Adalet Kadın Platformu ile beraber hazırladığımız haftanın kadın gündemini sunmak üzere buradayım.
Bu hafta web sitemizdeki ve sosyal medya hesaplarımızdaki haber akışında çeşitli gündem haberlerine yer verdik, normalde bu podcast’te genel olarak gündemimizi özetlemeye çalışırız ancak, bugün Yükselt SESini podcast gündemi, voleybol takımımızla dolu dolu olacak.
Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı, geçtiğimiz Pazar günü ilk kez Avrupa şampiyonu oldu.
Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası yarı final karşılaşmasında İtalya’yı 3-2 mağlup ederek finale yükselmişlerdi, finalde Sırbistan’ı da yendi ve tarihinde ilk kez, Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımımız, Avrupa şampiyonluğuna ulaştı.
Finalde ilk seti 27-25 kaybeden Türk Milli Takımı, baştan sona önde götürdüğü ikinci seti 25-21 önde tamamladı. Üçüncü sette önde giderken, seti son anlarda kaybetti ve 2-1 geriye düştü. Dördüncü sete yine önde başlayan A Milli Takımı, geriye düşmesine rağmen son sayılarda seti kazanarak durumu eşitledi. Final setine iyi başlayan milli takım, setin başlarında iki sayılık avantaj sağladı ve takımımız, final setini 15-13, maçı da 3-2 kazanarak Sırbistan’ı mağlup etti ve Avrupa şampiyonu oldu.
Voleybol takımımız bu yaz, Temmuz ortasında dünya çapında oynanan Milletler Ligi’nin de şampiyonu olmuştu.
Üst üste gelen bu iki müthiş zafer bizi çok heyecanlandırdı, biz de uzun uzun neler oldu anlatalım, ve hepimiz voleybol takımımızın hayranı olalım, kadın sporcularımızı destekleyelim diye sizi biraz teşvik edelim istedik. Çünkü Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın hikayesi, anlatılmaya değer, kıymetli hikayelerimizden biri oldu.
Başlarken kısaca hatırlayalım, Türkiye’de bir kadın sporcu olarak başarı kazanmak neden bu kadar kıymetli?
13 yaşındaki Şanlıurfalı hentbol oyuncusu Merve Akpınar, kendisiyle yapılan röportajda, şunları söylemişti:
“İlk başladıklarında sen kızsın, şort giyemezsin, erkeklerin yanında oynayamazsın… Hep beni dışladılar erkeklere göre. Erkek hocalar var, tişört falan giyemezsin, oran buran görünür. Sonra ben dedim ki, hayır, ben niye oynamayayım. Ben o zaman kendime bir söz verdim, ben kendi köyümün kız çocuklarının kaderini ben kendim değiştireceğim, ondan ben de bu zamana geldim dedim ki hem kendi mesleğimi yapacağım, hem spora devam edeceğim ki, onların o önyargılarını yıkayım. Ondan da hep spora devam ettim, hiç bırakmayı da düşünmüyorum.”
Tek bir kız çocuğunun bile bu koşullarda yetişip, kendini yetiştirip, uluslararası arenalarda böyle başarılar kazanması, az mesele değil. Bu yüzden bugün bolca, sporcularımızı konuşacağız.
Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın Tarihi
1957’de İstanbul Turnuvası’nda ilk uluslararası maçını oynayan Türk Kadın Milli Voleybol Takımı, 1961’de Batı Almanya’ya karşı ilk galibiyetini elde etmişti. 1963 ve 1967’de oynanan Avrupa Şampiyonası’nda da, sırasıyla onuncu ve on ikinci olmuşlardı.
1981’e kadar Avrupa Şampiyonası’na katılamayan Türkiye, 1981, 1989 ve 1995’te düşük sıralamalarda yer aldı. Ancak, 2003 senesi, Türk Milli Voleybol Takımımız için dönüm noktası oldu.
2003’te ev sahipliği yaptığımız Avrupa Şampiyonası’nda takımımız ikinci oldu ve oyuncularımız, “Filenin Sultanları” olarak anılmaya başlandılar. Bu başarı sonrası uluslararası turnuvalarda daha istikrarlı sonuçlar elde edilmeye başlandı.
10 Kasım 2003’te, Japonya’da düzenlenen Dünya Kupası maçında takımımız, İtalya ile karşı karşıyaydı ve takım tarihinde tarihi bir an yaşandı. Maç 10 Kasım tarihinde oynanıyordu ve saat tam 9’u beş geçe, takım önceden planlanmış ancak kimsenin haberi olmayan bir mola alarak, 1 dakika boyunca Atatürk’e saygı duruşunda bulunmuştu.
Dönemin oyuncuları o günü şöyle anlatıyor:
“Maç anında aslında top oynanıyor, yani mola almasına gerek yok. Bir anda mola isteyince tabii hem rakip takım hem hakemler çok şaşırdılar.
Yani zaten vatanımızdan uzağız, o her maç başlarken kendi milli marşımızı duyduğumuz anda tüylerimiz diken diken oluyor, bu çok çok daha büyük bir şeydi bizim için.
Çok güzel anılar biriktirdik ve o anıların da en başındadır bu.
Biz en başında toplantıda da konuşmuştuk böyle bir şeyin yapılacağını, çünkü Türkiye için çok önemli bir olay, tarihi bir olay.
Maçın bir gece öncesinde Reşat Abi’nin yaptığı maç toplantısında, ertesi günkü tarihin öneminin vurgusu yapıldı ve bununla alakalı, sayılar setler kaç kaç olursa olsun, saat 9’u beş geçe Atamızın huzurunda saygı duruşunda bulunmak için mola alacağımızı ve hepimizin saygı duruşunda bulunması gerekeceğini konuştuk.”
Voleybol Takımının Şampiyonlukları
Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımımız, 2006 yılında Dünya Şampiyonası’na ilk kez katıldı ve bu turnuvada da onuncu oldular. Takım, 2009’da beşinci, 2011’de de Avrupa üçüncüsü oldu ve takıma olan ilgi, daha da artmaya başladı.
Takım 2012’de ilk kez olimpiyatlara katıldı ve bu yıla kadar, birçok önemli sıralama ve madalya sahibi oldular.
BBC’de yayınlanan yazısında Burak Abatay, “Filenin Sultanları, mental engelleri aşarak sahaya hem dünya birincisi hem de Avrupa şampiyonu olarak çıkıyor.” demiş. Uluslararası sahalarda giderek artan başarılarının nihayetinde Filenin Sultanları bu yıl, hem Milletler Ligi’nde dünya şampiyonu oldu, hem de Avrupa şampiyonluğunu kazandı. Bu gerçekten de tüylerimizi diken diken eden bir başarı.
Birazdan Türkiye Voleybol Takımımızın yolculuğundan bahsetmeye devam edeceğiz ama, düşünmemizi istediğim bir konuyla araya girmek istiyorum.
Programın en başında dinlediniz, 13 yaşındaki hentbol oyuncusu Merve “sen yapamazsın dediler, ama ben yapacağım” diyordu.
Kadın sporcuların kazandığı başarılar bu yüzden tüylerimizi diken diken ediyor. Bu güzel gündem haberi, tam da burada bizim için bir kadın meselesine dönüşüyor.
Açık Radyo’dan Burcu Biçer, voleybol takımının başarısının sadece sportif zaferle sınırlı olmadığını, bu linçlere ve baskılara karşı cevap olarak gösterdikleri başarının onları motive ettiğini belirtiyor.
Bir düşünelim, bir ülkenin uluslararası başarılar kazanan bir spor takımı, neden ülke çapında linç ve baskılara maruz kalıyor olabilir?
Oyuncuların cinsiyetleri ve cinsel kimlikleri neden bu kadar çok mevzubahis olsun?
2021 yılında yayınlanan bir haberden öğreniyoruz ki, “mil-diyanet-sen” adlı kuruluş, takımın yıldız oyuncularından Ebrar Karakurt’u kast ederek takımı kınamış ve şu ifadeleri kullanmıştı:‘“Filenin Sultanları’ diye gençliğimize sunduğumuz örnek sporcuların LGBT’li olması tam bir rezilliktir.”
Geçtiğimiz günlerde ülkenin cumhurbaşkanı da dahil, birçok önemli ismin de dolaylı olarak Ebrar’ı ve voleybol takımını hedef alan söylemlerine şahit olduk.
Genç kadınlarımız nerede nasıl oynayacaklarına ve üzerlerine ne giyeceklerine sürekli karışılması ile ilgili sorunları güç bela atlatıp bu sporu yapmaya başlamışlar;
Daha çok erkeklerin oynadığı liglerin, takımların para ettiği dünya arenasında üst üste başarılar kazanmışlar,
Hatta dünyada artık Türk ekolü diye bilinen bir voleybol akımının öncüsü olmuşlar,
ne yapıp edip, yatırımlar almayı başarmışlar.
ve 2019’a gelindiğinde Avrupa finaline ulaşılmış.
Bu sene, 2003’teki ilk dünya çapındaki oyunlarının ardından 20 yıl geçmişken, şampiyonluğa adım adım tırmanmışlar.
Üstelik takım, karşılaştığı baskılara da çok şahane bir duruş sergiliyor; mesela Ebrar Karakurt, kendisiyle ilgili ileri geri konuşan trollere “Boş yapma” diyerek cevap veriyor ve işine bakıyor. Son mesajlarından birinde şöyle diyordu: “Zirvedeyim, sesiniz duyulmuyor.”
Ben bu podcast’i hazırlarken, Ebrar’ın yeni bir paylaşımına denk geldim, şampiyonluk kutlaması için sahneye çıktığı bir anı paylaşmış “Ben Böyleyim” diyerek. Video şimdiden 2 milyona yakın izlenmiş:
SES: ebrarkarakurt.mp3
Bu hikaye daha çok duyulsun istedik, bu hafta Türkiye Kadınlar Milli Voleybol Takımımızın sesini yükselttik. Şimdi bize, takımı daha fazla desteklemek düşüyor.
Önümüzde 2024 Paris Olimpiyatları var, bu fırsat için de elbette umutlarımız yüksek. Takımın bu başarısının, bizlere yaşattığı bu gururun bir anlamı var ve bizler, sonuna kadar voleybol takımımızı desteklemeye devam edeceğiz.
Eğer hala Türkiye Milli Voleybol Takımımızın fanı olmadıysanız, lütfen platformda yayınladığımız diğer hikayelere de göz atın, takımımıza destek olun; yorumlarınızı ve önerilerinizi de bize instagram hesabımız üzerinden iletmeyi ihmal etmeyin.
Haftaya cuma yine, haftanın kadın gündemini aktarmak üzere Yükselt SESini podcast’te olacağız. Görüşmek üzere.