Esmer tenine, kara gözlerine baktığımda anlamalıydım onun da bizim coğrafyadan olduğunu. Ama nedense hiç sorgulamadım. Zira o başka bir evrenden gelmiş gibiydi. Gaziantep’te doğup Ankara’da eğitimi sürdüren bir kadından çok başka bir şey vardı bu kadında.
Türkiye’nin en önemli modern kadın dans koreografı Geyvan’ın McMillen geçen hafta bu dünyadan göç etti. Geriye Türkiye’de belki Dünya’da yeri dolmayacak bir boşluk bıraktı.

Geyvan’ın bir dans performansını 2000li yılların başında izledim. Türkiye’nin Avrupa Birliği vizyonunun olduğu, İstanbul’da uluslararası konserlerin, festivallerin yapıldığı yıllardı. Pina Bauch’un IKSV için ortaya koyduğu Nefes adlı hala unutamadığım gösteriden önce mi yoksa sonra mı izlemiştim hatırlamıyorum. Ama bir şeyi çok net hatırlıyorum; Büyülenmiştim.
Modern Dans: İsyankar ruhun bedeni ele geçirmesi
Modern dans insan bedeni içine hapsolan ruhun isyanıydı. İsyankar ruh bedeni ele geçiriyor, bedenin zincirlerini kırıp özgürleşmesini sağlıyordu. Ortaya büyüleyici kutsal bir ayin çıkıyordu
Üstelik, sadece sahnede dans eden dansçıları değil izleyicilere de özgürleşme kapısı aralıyordu.
Bu kapıdan geçip modern dansçı olmayı o gösteriden sonra düşündüm.
Yaşım otuzları geçmişti, bir kariyeri sürmeye çoktan başlamıştım. Bir daha dünyaya gelsem modern dansçı olmak isterim diye düşündüm. Hala da düşünürüm.
İsyanın en estetik formu olan dansın benim aktivist ruhumun en iyi ifade biçimi olduğuna inanıyorum.
Kadın hareketinden arkadaşlar hatırlar. 2019 da Şili’de Las Tesis’in feminist kollektifin ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ nedeniyle hazırladığı dans performansı tüm dünyada yayılmıştı. Bizde de Las Tesis dansı Aktivist kadınlar İzmir ve İstanbul’da yapılmış Kadınlar “Bu protesto dansını yaşamak istiyoruz demenin bir biçimi olarak yapıyoruz” demişerdi.
Koreografi: Özgünlük ve Özgürlük Arayışı
Geyvan 1960 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nden mezun oluyor. Aynı yıl Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde Dame Ninette De Valois’in öğrencisi ve dansçısı olarak Ankara Devlet Balesi’ne katılıyor. 1960-70 yılları arasında bu kurumda, dansçı, eğitmen ve koreograf olarak çalışıyor.
Geyvan, başka bir şey arıyor. Koreografi yoluyla bedenin özgürce kullanabilmenin şifrelerinin peşine daha öğrenciyken düşüyor. 68 kuşağının özgürlükleri genişletmek isteyen rüzgarının da Geyvan’ın arayışlarında etkisi olmuştur diye tahmin ediyorum. 68 kuşağının “gerçekçi ol imkansızı iste” sloganı sanki onun yaşam biçimini diskuru oluyor.
Ankara’da konservatuvarında ünlü koreograf Richard Grasstone ile çalışırken, kendisine gidip soruyor “ben de koreografi yapamaz mıyız hocam?” biraz şişkin egosu ile Richard Gradson “sen daha çok gençsin” diyerek yapamayacağını ima ediyor. Vaz geçmiyor Geyvan, üsteliyor “genç olarak yapamaz mıyım?” adam sinirlenip Geyvan’ı” sen kendini Maria Callas mı zannediyorsun?” diyerek azarlıyor.
20. Yüzyılın Dansçısı: Martha Graham
Özgürlük alanını sanatı ve dansı ile genişletmenin yollarını ararken şehre bir dans topluluğu geliyor. Martha Graham Dans Topluluğunun Ankara turnesi Geyvan’ın aradığını ayağına getiriyor.
Martha Graham, TİME dergisi tarafından “20 Yüzyılın Dansçısı” olarak adlandırılan, kendi modern dans tekniğini oluşturmuş Amerikalı bir dansçı ve kareograf. Dansa ve tiyatroya yaklaşımı sanatı devrim niteliğinde değiştirmiş ve yenilikçi fiziksel dili, dünya çapında dansı geri dönülmez şekilde etkilemiş bir kadın.
Martha Graham Dans Topluluğunun Türkiye gösterileri Geyvan’da yeni bir ufuk açılıyor. O güne kadar sadece klasik baleyi bilen Geyvan, dansın bu özgür biçimine hayran oluyor.
Bireyin Kendi Hikayesini Anlatışı: Modern Dans
Klasik balede birey başkasının hikayesini anlatırken, modern dansta birey kendi hikayesini kendi bedeni ile anlatıyor. İşte Geyvan’ın aradığı da bu özgürlük anahtarını ona Martha Graham dans tekniği sağlıyor. Bu tekniği öğrenmek üzere 1970-74 yılları arasında, Londra Çağdaş Dans Okulu’ndan burslu olarak okuyor. Bir yıl New York’a Merce Cunnigham’ın dans tekniğini öğrenmeye gidiyor. Burslu olarak tekniği öğrenip döndüğü Londra’da bu tekniği kendi gibi diğer öğrencilere öğretiyor.
Okul biter bitmez koşarak memleketine geri dönüyor.
Keyvan
Memleket deyince aklıma geldi. Geyvan isminin anlamını araştırınken karşıma çıkan Keyvan sözcüğünün farsçada Satürn gezegeni demek olduğunu öğrendim. Başka bir gezenden geldiğine daha çok inandım. Kütçe’de Keyvan geline hazırlık yapan kadın anlamına geliyor.
1974 de Türkiye’ye geri döndüğünde soyadı McMillen’dır. Londra da fotoğraf sanatçısı, reklam yaratıcı direktörü olan Paul McMillen ile evlenip, Ankara’nın entellektüel camiasına Paul ile geri dönüyor.
Eski köye yeni adet getirmeye kararlı.
Ankara’da devlet opera ve balesinde bir modern dans topluluğu kurulmasını talep ediyor ama başarılı olamıyor. Kendisinin bildiği, diğerlerinin bilmediği bir şeyi anlatmanın zorluğunu yaşıyor ama asla pes etmiyor. Kendisine göre yaşadığı zorlukları ilkleri getirdiği ve çok dürüst olduğu yaşıyor. Devletin kuramadığı modern dans topluluğunu kendisi kuruyor. Daha sonra öğrencileri ile birçok dans topluluğu kuruyorlar.
Yaşamını dansa adamış Geyvan McMillan’ın 60. sanat yılında IKSV Tiyatro Festivali tarafından onur ödülü almasından dolayı öğrencilerinin onun hakkında anlattığı aşağıdaki YouTube videosu bize Geyvan’ın sanat ve dans tutkusu anlatıyor.
Özgün ve Özgür Ol
Yaşamını öğrencilere ders vermeye adıyor. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nde öğrencilerini geliştirmek üzere çalışıyor. Öğrencilerine özgün olmayı öğütlüyor, onların içindeki özgün dansı özgürce çıkarmalarını sağlıyor. 2002 yılında kurduğu Cemal Reşit Rey Dans Tiyatrosu Topluluğu’nu 2005 yılında o dönemin belediyesi tarafından kapatılıyor.
Bunun üzerine İstanbul dans tiyatrosu kuruyor ve kendi koreografisini yaptığı Mahrem adlı dans performansı ile Venedik Dans Bienalinde katılıyor. Daha sonra dört kez daha davet ediliyor.
Kendisi bienalde kadına yönelik şiddet üzerine bildiri okuyor. Kadınların kendilerine dayatılan kalıpları özgür ve özgün dans ile kırabileceğini söylüyor.
Bir Aktivist Dansını Geliştiremedik
Geyvan Mc Millen’a birlikte olduğumuz bir yemekte utanarak benden iyi bir dansçı olur mu diye sormuştum. Beni ayağa kaldırdı, çevirdi, kollarımı kaldırdı ve hiç unutmadığım o cevabı verdi “evet senin vücut oranların çok uygun” sonra ekledi “Yıldız Teknik’te benim derslerime katılabilirsin.”
Geyvan’ın bu eşsiz davetine icabet edemedim. Keşke Geyvan’ın müridi olup ondan bedenimi özgün ve özgür kullanarak “bir aktivistin dansını” Geyvan ile birlikte geliştirebilseydim.
Dansı ve Koreografisi ile Direnen Kadın
Kanımca Türkiye gibi muhafazakâr bir ülkede modern dansı bir varoluş biçimi olarak seçmek başlı başına bir kültürel direniştir. Geyvan’ın mücadelede ile geçen 60 yıllık sanat yaşamında, kadınlara bir direniş yolu olarak modern dansı gösterdiği için minnet borçluyuz.
Bu Bir Aktiviisitin Gözünden yazımı onun sözleri ile bitireyim;
Bir büyüdür sanat
insanı sarıp sarmalayan
ölümü yenip ölümsüzlüye ulaştıran
Olağanüstü bir büyü
Bize yaşattığın büyü için sonsuz teşekkürler Geyvan McMillen.
Gülseren Onanç