Sabundan, yeniden kullanılabilir çatal bıçak takımlarına kadar çevreci ürünlerin pazarlaması çoğunlukla kadın tüketicilere yönelik yapılıyor. Peki bu durum, erkeklerin sorumluluk almasını engelliyor mu?
Kısa süre önceye kadar, tüketici tercihlerinizin çevre üzerindeki etkisini azaltmak istiyorsanız, tek seçeneğiniz kendi alışveriş çantanızı kullanmaktı. Bu günlerde, çevre dostu alışveriş yapan kişi “yeşil” seçeneklerle kuşatılmış durumda. Yeniden kullanılabilir pedlerin ve diğer çevreci menstrüel ürünlerin artışıyla, regl dönemleri artık artık plastik kullanmadan geçirilebilir. Kozmetik ürünler için artık daha çok cam ve alüminyum kutular tercih ediliyor. Çorap markaları bile naylon yerine daha çevre dostu malzemeler kullanıyor.
Tüketici atıklarının gezegenin sağlığı üzerindeki etkisi göz önüne alındığında, süpermarket raflarında sürdürülebilirliğe doğru bir yönelim görmek mümkün. Ancak bir erkekseniz, bunu fark etmemiş olabilirsiniz: Çünkü çoğu çevre dostu ürün kadın tüketicilere yönelik pazarlama yapılıyor.
“Eko cinsiyet farkı”
Bunun bariz (ve iç karartıcı) bir nedeni var: Kadınlar sadece daha güçlü tüketiciler değil, aynı zamanda ev içi sorumlulukları da orantısız bir şekilde daha fazla. Pazar araştırması şirketi Mintel, bu tip bir pazarlama sonucunda, “eko cinsiyet farkı” dediğimiz olguyla karşı karşıya kaldığımızı belirtiyor. Yani aslında yeşil ürünler için pembe ürünler ifadesini kullanmak yanlış olmayacaktır.
Mintel’in konuyla ilgili raporunda, üst düzey bir tüketici davranışı analisti olan Jack Duckett, “evi içi işlerin hala kadınların omuzlarında olduğunu söylüyor. Ancak “çevre dostu kampanyalar ve büyük ölçüde kadın tüketicilere yönelik ürün iddialarıyla” reklamverenler, sürdürülebilirliğin kadınların işi olduğu mesajını iletme hatasına düşme riskini taşıyor.
Kadınların çevreci olma olasılıklarının erkeklerden daha fazla olduğu doğru olsa da, geçmişte cinsiyet farklılığı kişilik farklılıklarına bağlanmıştı. 90’lı yılların ortalarından 2000’lerin başına kadar yapılan araştırmalar, kadınların olumlu sosyal davranışlar sergileme, fedakar ve empatik olma eğilimi gösterdiğine ve daha geleceğe odaklı bir perspektife sahip olduğuna işaret ediyordu.
Kadınların doğuştan gezegeni önemseyip önemsemediğinden bağımsız olarak, kadın olmak ile “çevrecilik” in bilişsel olarak birbirlerine bağlı olarak algılanıyor ve bu kısmen erkeklerin üzerlerine düşeni yapmasını engelliyor.
Erkekler çevre dostu olmaktan kaçınıyor
Geçen yıl Sex Roles dergisinde yayınlanan bir çalışmaya göre, erkekler eşcinsel veya kadınsı olarak etiketlenme korkusuyla yeniden kullanılabilir alışveriş çantası taşımaktan – veya cinsiyetlendirilmiş herhangi bir çevre dostu etkinlik içinde olmaktan kaçınabiliyor. (Aynı endişe, erkeklerin vejetaryen veya vegan diyetlerini benimsemekte isteksiz olmalarına neden olan bir faktör olarak da biliniyor.)
Popüler sıfır atık perakendecileri Plastic Freedom ve Package Free Shop, cinsiyet açısından tarafsız pazarlama yapmaya dikkat ettiklerini söylüyor – ancak her ikisi de müşterilerinin yaklaşık yüzde 90’ı kadın. Bambu çatal bıçak takımı ve eko temizlik ürünleri satan Package Free Shop’un kurucusu Lauren Singer, dengesizliğin kadınlara liderlik etme fırsatı sunduğunu gösteriyor. “Sürdürülebilirliğin liderleri ve eğitimcisi olma sorumluluğunu üstlenenler olalım” diyor.
Çözüm toplumsal cinsiyet rollerinin değişiminde
Ancak 2016 yılında Ulusal İstatistik Ofisi’nin kadınların erkeklerden ortalama yüzde 60 daha fazla “ücretlendirilmeyen” emekten sorumlu olduğunu gösteren analizi göz önünde bulundurarak, Edinburgh Üniversitesi’nde sürdürülebilir kalkınma alanında öğretim üyesi olan Rachel Howell’ın önerisi daha cazip gelebilir: “Eko cinsiyet farkını kapatmak için bakkal alışverişi, temizlik, çamaşır yıkamak gibi işleri kimin yaptığını belirleyen eşitsizliğin önüne geçmek gerekiyor.”
Elle Hunt’ın the Guardian’daki yazısından kısaltılarak tercüme edilmiştir.
Kaynak: Guardian