Korku içerisinde Taliban’ın kendilerini yakalayacağı günü beklediklerini söyleyen Afganistan’daki kadın gazeteciler ülkeden bir an önce kaçabilmek için uluslararası medya ve insan hakları organizasyonlarından yardım istiyor.

Taliban dün bir Deutsche Welle (DW) editörünün ailesine silahlı saldırıda bulundu, gazetecinin bir yakını hayatını kaybetti.
DW Genel Direktörü Peter Limbourg, Taliban’ın Afganistan’da gazetecilere yönelik organize bir saldırı içerisinde olduğunu söyleyerek, “Zamanımız tükeniyor” dedi. Limbourg ayrıca Taliban’ın diğer üç editörlerini bulmak için evlere baskın düzenlediğini açıkladı.
BBC Türkçe’nin telefon ile ulaştığı Afgan gazeteci kadınların hepsi, Taliban’ın kendilerini pek çok kez doğrudan tehdit ettiğini ve şu an çeşitli yerlerde Taliban’dan saklandıklarını söylüyor. Canlarını pahasına Taliban’dan saklananan kadınlar, en kısa zamanda ülkeyi terk edebilmenin yollarını arıyor.
“Kendi evlerimize gidemiyoruz”
26 yaşındaki Samira, Afganistan’ın Herat şehri Taliban tarafından ele geçirildiği an gazetecilik yapmaya devam etme ihtimalinin de son bulduğunu söylüyor.
Çalıştığı radyo ve televizyon kuruluşuna ait ofisi tahliye ettikten kısa bir süre sonra Taliban’ın stüdyoları bastığını söyleyen Samira, Taliban’ın orada çalışan gazetecilerin peşine düştüğünü anlatıyor:
“Kendi evlerimize gidemiyoruz ve sürekli göçmen gibi bir evden diğerine kaçarak izimizi kaybettirmeye çalışıyoruz. Şu an ne ülkeden kaçabiliyoruz ne de herhangi bir vize başvurusu yapabiliyoruz. Ülkeden kaçış çözümünü bulana dek bu hayatı sürdürmek zorundayız.”
Afganistan’daki kadın gazetecilerin yıllardır tehdit altında çalıştığını söyleyen Samira, Taliban’ın kesinleşmiş hakimiyetinin kadın gazeteciler açısından hiç olmadığı kadar ciddi sonuçları olacağını düşünüyor.
“Artık gazetecilik yapamam çünkü kadınım ve ayrıca Taliban tarafından hedef alınan bir dini mezhebe sahibim. Geçmişteki faaliyetlerimin cezası, benim ve ailem için ölüm olacak.”
Taliban: “Haber yapmayı bırakmalısın”
Diğer kadın gazeteci Farzana, Taliban tarafından daha önce ölüm tehdidi aldığını anlatıyor:
“Yaklaşık iki ay önce iki motosikletli yanımda durup bana silah doğrultarak söyledi: Afganistan’ı işgal ediyoruz. Sen, medya direktörü, en kısa sürede haber yapmayı bırakmalısın yoksa öldürüleceksin.”
“O an tüm vücudum korku ve stresle titriyordu. Hemen eve döndüm ve durumu kocama anlattım. Ertesi gün Herat’tan Kabil’e uçtuk ve bir akrabamızın evine saklandık.”
“Taliban daha sonra da beni sokakta gazeteciliği bırakmam gerektiğini, Herat kadınları arasında demokrasinin değerlerini desteklemem gerektiğini söyleyerek ölümle tehdit etti.”
Farzana da tıpkı Samira gibi, ailesiyle birlikte bir evden diğerine giderek Taliban’a izlerini kaybettirmeye çalıştıklarını anlatıyor:
“Maalesef Taliban, muhabirlerin evlerini arıyor. Eşim ve oğlum büyük tehlike altında. Taliban bizi bulamasın diye her gece başka bir eve gidiyoruz. Umarım bir yolunu bulup ülkeden ayrılarak hayatta kalırız.
“Birisinin gelip beni öldüreceğini düşünüyorum”
Son bir haftadır Taliban’dan kaçarken, yakalanmaktan ‘kıl payı’ kurtulduğunu söyleyen 27 yaşındaki Rahel ise Taliban’dan kaçmak için evinden uzakta geçirdiği dördüncü gün olduğunu ve bu sürede iki kez Taliban’a yakalanmaktan son anda kurtulduğunu anlatıyor:
“İlkinde komşum telefonla aradı ve az önce Taliban’ın gelip evimi sorduğunu, evden kaçmam gerektiğini söyledi. İkinci kaçışımda ise hemen önümde olmalarına rağmen beni fark etmediler ve hemen oradan uzaklaştım. Çok korkuyorum. En sonunda birisinin gelip beni öldüreceğini düşünüyorum.”
Altı yıldır profesyonel gazetecilik yaptığını söyleyen Zohra da Taliban’ın kendisini bulabilmek için mahallesine kadar geldiğini ve kendisini aradığını anlatıyor:
“Bundan önce bir Taliban saldırısında erkek kardeşimi kaybettim ve şu an Taliban evimin yakınına kadar gelip komşularımıza adresimi sordu. Babam da beni arayarak eve gelmemem gerektiğini, çok tehlikeli olduğunu ve kalacak başka bir yer bulmam gerektiğini söyledi. Burada nefes alabilmek her an daha da güçleşiyor.”
Kaynak: BBC Türkçe