Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de bulunan Akbelen Ormanı’nda termik santrallere kömür temin etmek için açılmak istenen maden ocağına karşı direnen kadınlar anlatıyor: “Bu direnişi daha çok kadınlar üstlendi diyebiliriz, çünkü burası daha çok kadınların alanı. Biz bu ormanlardan besleniyoruz, bu ormanlardan nefes alıyoruz.”
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de yapılması planlanan kömür madeni için Akbelen Ormanı’nda kızılçam ağaçlarının kesilmesine karşı başlayan nöbet devam ediyor.
Jandarmanın gece yarısı sürükleyerek alandan çıkardığı köylüler ve yaşam savunucuları, ormanı terk etmemeye kararlı. Bölgede, TOMA ve çok sayıda jandarma bekliyor.
Müdahalenin öncesinde alana gelen Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke, bakanlığın söz verdiğini ve ağaç kesimi yapılmayacağını söyledi.
Muğla’da yangınların sürdüğü 8 Ağustos günü alana gelen şirket işçileri, 105 ağacı kesmişti. Ağaç kesimi, bölge halkının açtığı karşı davanın hukuki süreci devam etmesine rağmen yapıldı.
İkizköylü Esra Işık, dün geceki jandarma müdahalesini şöyle anlatıyor: “Sadece jandarma değil, Çevik Kuvvet de vardı. TOMA’lar vardı. Planlayarak ve çok iyi bir şekilde organize olarak geldiler ve bir anda saldırdılar. Bizi aşağıya doğru ittiler. Kardeşim darp raporu alacak. 60 yaşındaki Ebide teyzemizin kolu mosmordu.”
Jandarmanın bölgeye yoğun bir yığınak yaptığını ve köylülerin nöbet tuttuğu alanda kamp kurduğunu anlatan köylüler, “O bölgeye seyyar karakol kuracaklar sanırım. Erzak, alet edevatlarını getirdiler. Mavi bereliler bile gelmiş” diyor.
İkizköy direnişinin öncüsü kadınlar anlatıyor
Ağaçların kesildiğini duyduğu an, çocuklarıyla birlikte ormana ilk koşanlardan İkizköy Çevre Komitesi sözcüsü Nejla Işık, ilk gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “O videoda ‘Nefes alamıyorum’ dediğimde gerçekten nefes alamıyordum, çünkü ağaçlarım, ormanım gidiyordu. Çünkü onların nefesi bittiğinde, benim de nefesim bitiyor demektir. Ben kanımın son damlasına kadar bu ormanları savunacağım. Gerekirse canımı burada feda edeceğim, gözüm arkada kalırsa -iki çocuk annesiyim- sadece iki çocuğum için kalır.”
“Burası daha çok kadınların alanı”
Turistik bir bölgede yaşadıkları için eşlerinin sürekli merkezi bölgelerde çalıştığını, bu nedenle köy içerisinde daha çok kadınların bulunduğunu, ormanların kadınlar için bir iş alanı da olduğunu ve bu nedenle bu direnişin kadınlar için daha önemli bir noktada bulunduğunu belirten Nejla Işık,“Köyümüzde daha çok kadınlar bulunuyor ve köydeki işlerden de kadınlar sorumlu oluyor, bu bizim ayakta durmamızı sağlayan bir şeydir. Bu direnişi daha çok kadınlar üstlendi diyebiliriz, çünkü burası daha çok kadınların alanı. Biz bu ormanlardan besleniyoruz, bu ormanlardan nefes alıyoruz. Hayvanımız da burada, işimiz de burada bizim. Eğer bu ormanlar yok olursa hayvanlarımız, işimiz yani yaşamımız yok olacak.” dedi.
“Yaşamımızı elimizden almasınlar” İkizköy’ün direnişçi kadınlarından biri de Aytaç Yakar. Aytaç da yurdundan ayrılmak istemediğini dile getirerek; “Biz para istemiyoruz, yurdumuzda kalmak istiyoruz. Doğamızın, yaşam alanımızın katledilmesini istemiyoruz. Bir zeytin ağacı dikiyorsun, on senede anca sana bir zeytin veriyor. Biz o emeklerin hepsini verdik, bizim burada bir yaşamımız var. Biz, özellikle kadınlar buradan geçiniyoruz. Erkekler ilçe dışında oluyor ama kadınlar olarak köydeyiz. Bizi buradan sürerek yaşamımızı elimizden almasınlar” dedi.
“Burada kadının doğayla bağlantısı hâlâ çok kuvvetli”
İkizköy için iki yıldır süren mücadelenin en başından beri içerisinde bulunan, direnişçi Deniz Gümüşel ise, kadınların bu direnişin öncü kuvveti olduğunu dile getirerek; “Kadının doğayla bağlantısı burada hâlâ çok kuvvetli. Buradaki kadınların hepsi hâlâ çiftçi ve hayvancılık yapıyorlar. Ve ormanla çok iç içe kadınlar. Akbelen Ormanı, kadınların hayatlarının doğal bir parçası. Mevsim geçişlerinde otların çeşitlerinin değişmesinde, mantarların çıkışında, yaban mersinlerinin, dağ çileklerinin çıkışında büyük bir festival havasında kadınlar Akbelen Ormanı’na giriyorlar ve ormanın onlara sunduklarını alıp getiriyorlar” diye belirtti.
Kaynak: Kapsül, Çatlak Zemin, Yeşil Gazete