Bekir Bozdağ’ın yeniden Adalet Bakanı olarak görevine getirilmesini kadın ve çocuk hakları açısından yorumlayan avukat Hülya Gülbahar, “Altıncı yargı paketi öncesi yeniden göreve gelmesi kadınlar ve çocuklar için kötü bir haber. Hep birlikte tetikte olmamız gerek” diye uyardı.

Feminist avukat Hülya Gülbahar, yeniden Adalet Bakanı olarak göreve gelen Bekir Bozdağ’ın Bozdağ’ın kadın ve çocuk hakları açısından karnesini gazeteci Tuğba Özer’e değerlendirdi.
“Kuşkusuz eski adalet bakanını Abdulhamit Gül’ün de icraatlarının alkışlanacak bir tarafı yoktu. Ama Bozdağ’ın kadınlar ve çocuklar açısından hafızamızda özel bir yeri var” diyen Gülbahar, şöyle konuştu: “Bozdağ’ın geçmiş dönemde adalet bakanlığına seçilmesiyle, kendisini seçen makamlara koşulsuz destek vereceği ya da o politikalarla uyumlu politikalar üreteceği belli olmuştu. Bakanlığı da buna uygun şekilde seyretti. Ne yazık ki, Türkiye’de kadınlar ve çocuklar açısından kazanılmış hakları tırpanlamak için kurulan, çocuklarla ‘Beş yıl sorumsuz ve başarılı evlilik’ yaşanması halinde istismarcıya af getirilmesini isteyen, dolayısıyla ‘çocuklarla cinsel ilişki’ ve evlilik yaşını indirmeyi amaçlayan ‘boşanma komisyonu’ raporunda bunu gördük. Bozdağ’dan bu rapora herhangi bir eleştiri gelmediği gibi 30 Mart 2016 tarihinde adalet bakanının görev alanına giren konularla ilgili komisyonda yaptığı sunumda 6284 sayılı Şiddet Yasası, Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklere ilişkin son derece tehlikeli önerilerde bulunmuştu.”
Gülbahar, Bozdağ’ın getirdiği önerileri hatırlatarak şunları söyledi:
“Bu önerilerden biri; kadına karşı şiddetin kamu davası olmaktan çıkarılmasıydı. Kadına karşı şiddeti şikayete bağlı kılmak kadının üzerinde yeni şiddetler uygulanmasına yol açmak ve şiddeti cezasız bırakmak anlamına gelir. Bu nedenle 1 Haziran 2005’te yürürlüğe giren TCK’da kadına yönelik şiddetin bir kamu davası konusu olduğu, şikayetten vazgeçilmesi halinde davanın kamu adına devam edeceği yönünde düzenleme yapılmıştı. 2005’ten itibaren TCK’da en çok değiştirilmeye çalışılan madde budur ve Bozdağ da bunun için bakanlığının bir çalışma yaptığını açıklamıştı. Bozdağ yine sunumunda boşanma davalarının gizli duruşma şeklinde yapılmasını önermişti. Aile ile ilgili bütün davaları kamuya kapatmak demek toplumdan bu davaları kaçırmak, kadınları ve çocukları yeni şiddetlere maruz bırakmak, yargı eliyle şiddet uygulamak demektir. Gizli duruşma bu nedenle çok tehlikelidir.”
Meclis’e sunulması planlanan altıncı yargı paketinde hem çocuk istismarcılarına af getirilmesi hem yoksulluk nafakasının süreyle sınırlandırılması hem de boşanmalarda aile arabuluculuğu sisteminin getirilmesi gibi gündemlerin yer alacağının kulislerde konuşulduğunu hatırlatan Gülbahar, şunları kaydetti: “Sayın Bozdağ’ın çocuk istismarcılarına af getirilmesi, çocuklarla cinsel ilişki ve evlilik yaşının mevcut yasadaki 15 ve 17 yaş sınırlarının da altına çekilmesine ilişkin görüşleri kamuoyunun malumudur. Bakan, çocuğun rızasından ve ailenin onayından söz ederek iki koşulun varlığı halinde bu evliliklerin meşru olacağını söylemektedir. Dolayısıyla Bozdağ’ın yeniden adalet bakanı yapılması, istismarcıya af ve evlilik mekanizmaları yoluyla hem Medeni Kanun’daki evlilik yaşını hem Türk Ceza Kanunu’ndaki cinsel ilişki yaşını aşağıya indirmeye yönelik düzenlemelerin kolaylaştırıcısı olabileceği konusundaki kaygılarımızı artırmakta. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış örneğinde olduğu gibi bir sabah çıkarılmış kadın ve çocuk haklarını budayan yeni yasalarla karşı karşıya olma ihtimalimiz çok yüksek.”