ABD’nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 84 yaşında hayatını kaybetti. Clinton yılları ve 1990’lar sona erdiğinde, Albright işyerinde fırsat eşitliği talep eden kadınlar için bir simge haline gelmişti.

Ailesi tarafından kanser nedeniyle öldüğü belirtilen Albright, 1937’de Çekoslavakya’da Marie Jana Korbelova adıyla dünyaya gelmiş; 1948’de İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerden kaçan ailesiyle ABD’ye gitmişti.
1957’de ABD vatandaşı olan Albright, ilk olarak Beyaz Saray’da Jimmy Carter yönetimi sırasında çalışmaya başladı ve daha sonra bazı başkan ve başkan yardımcısı adaylarının dış politika danışmanlığını yaptı.
Albright 1993’te, eski Başkan Bill Clinton yönetimi sırasında ülkesinin BM Büyükelçiliği görevine getirildi.
Albright, Clinton’ın ikinci döneminde, 1997-2001 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı görevi yapmıştı. Clinton yönetiminin son dört yılında bu görevi yürüten Albright, ABD hükümeti tarihindeki en yüksek makamda görev yapan kadın politikacı olmuştu.

Dışişleri Bakanlığı döneminde, Clinton yönetimini Kosova’ya müdahale etmeye zorlamasıyla meşhur olmuştu. Bazı karşıtları, NATO’nun Kosova’daki bombardımanını “Albright’ın Savaşı” diye tanımlamıştı.
Albright o dönem verdiği demeçlerde “Miloseviç’in Kosova’da yapmayı planladığı şeye seyirci kalmamanın çok önemli” olduğunu söylemiş ve “İnsanlığa karşı işlenen suçları izleyemeyiz” demişti.
Bosna’da daha hızlı ve daha güçlü bir müdahale için çabalayan Albright, savaşın mimarları sayılan Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç ve Bosnalı Sırp liderleri hapse atacak bir Birleşmiş Milletler savaş suçları mahkemesine de büyük destek verdi.
Albright, 1998 yılında dışişleri bakanı olarak Ortadoğu’da barışı teşvik etme çabası içindeyken, “Ben sonsuza kadar iyimserim” dedi. Ancak Albright, İsrail’i Batı Şeria’dan geri çekmeye ve Filistinliler’i teröristlerden uzaklaştırmaya çalışmanın zor olduğunu söyledi.
ABD’nin Dışişleri Bakanı olarak Albright, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistinliler için kendi kendini yönetme ilkesini belirleyen 1993 yılı Oslo Anlaşmaları’nı genişletmeye çalışırken başlangıçta sınırlı ilerleme kaydetti. Ancak Albright, 1998 yılında Batı Şeria’nın yaklaşık yüzde 40’ını Filistinliler’e devreden Wye Anlaşmaları’nın hazırlanmasında öncü bir rol oynadı.
Ayrıca Albright, Hafız Esad yönetimindeki Suriye ve İsrail arasında 2000 yılında imzalanacak bir barış anlaşmasını müzakere etmek için sonuç vermeyen bir çabaya öncülük etti.
Görevden ayrıldıktan sonra, eski ABD Başkanı George W. Bush’u diplomasiyi teşvik etmek için ittifaklar yerine “güç şokunu” kullanmakla eleştirdi. Albright, Bush’un ılımlı Arap liderleri uzaklaştırdığını ve Avrupalı müttefiklerle tehlikeli bir sürtüşme potansiyeli yarattığını söyledi.
2007 yılının Ocak ayında Senato’da Dış İlişkiler Komisyonu Albright’a Bush’un Irak’taki ABD birliklerinin sayısı için önerdiği “artışı” onaylayıp onaylamadığını sorduğunda, “Sanırım diplomaside bir artışa ihtiyacımız var. Ortadoğu’da bir sömürge gücü olarak görülüyoruz ve niyetlerimiz sorgulanıyor” yanıtını verdi.

Albright’ın, ABD Televizyonundaki “60 Dakika” programında, sunucunun Irak’a uygulanan ambargo sonucu Hiroşima’dan daha fazla, yarım milyon çocuğun öldüğü, buna değip değmediği sorusuna verdiği “Bu çok zor bir seçimdi ancak bu bedele değdiğini düşünüyorum” şeklindeki cevabı dünyada tepkilere neden olmuştu.
2012 yılında dönemin ABD Başkanı Barack Obama tarafından ülkenin en yüksek sivil nişanı olan Özgürlük Madalyası’na layık görülen isimler arasında yer almıştı. Albright, 2018’de “Faşizm: Bir Uyarı” adlı bir kitap yazmış, kitapta dünyadaki otoriter ve popülist rejimler tehlikesine dikkat çekmişti.
“Ukrayna egemen bir devlettir”
Albright, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasından hemen önce, New York Times gazetesinde Kremlin’i eleştiren bir yazı kaleme almıştı. Albright, Ukrayna’ya saldırı hazırlığı yapan Rusya’nın bu girişiminin “tarihi bir hata” olacağını savunmuştu. “Komşusu kim olursa olsun, Ukrayna egemen bir devlettir. Putin’in de böyle davranması gerekiyor.”
Kadın dayanışmasını savundu
Albright kadın sorunlarının, genellikle yaşam ve ölümle doğrudan ilgili olup en ciddi sorunlardan olduğunu söyleyerek dış politikanın merkezinde bir yere sahip olduğunu savundu.
Clinton yılları ve 1990’lar sona erdiğinde, Albright, işyerinde fırsat eşitliği talep eden genç kadınlar için bir simge haline geldi. Cam tavan (glass ceiling) etkisinin bir global sorun olarak tanınmasına öncü oldu.
Albright, “Birbirine yardım etmeyen kadınlar için cehennemde özel bir yer var” görüşünü sık sık dile getirirdi.
Albright’ın tarzı selefleri ve tek tip takım elbise giyen erkek meslektaşlarından oldukça farklıydı. Kıyafetlerini ve mücevherlerini politik mesajlar vermek için kullanırdı. Örneğin Irak lideri Saddam Hüseyin’in onu bir yılan diye nitelemesi üzerine yılan broşu takmıştı.
Özel mücevherleri hakkında bir kitap yazan Albright broşların diplomatik bir araç kullandığını söyledi. Balonlu veya çiçekli iğneler iyimser hissettiğini gösterirken, bir yengeç veya kaplumbağa ise hayal kırıklığını temsil ediyormuş.
Kaynak: Medyascope, VOA Türkçe, BBC Türkçe