Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet suçlarında verilen cezaların artmasını öngören kanun teklifi, Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Hukukçular, söz konusu kanun teklifinin İstanbul Sözleşmesi’ne alternatif olamayacağını söylerken, özellikle ceza indirimi konusunda konunun hâlâ muğlak olduğunu düşünüyor.

Önümüzdeki hafta Meclis Genel Kurulu’na gelecek kanun teklifinde ön plana çıkan konuların başında, ‘kasten öldürme’ suçunun kadına karşı işlenmesi durumunda failin, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanması geliyor.
‘Kasten yaralama’ suçunun kadın veya sağlık çalışanlarına karşı işlenmesi durumunda da fail tutuklanabilecek.
Bunun yanı sıra ısrarlı takip de artık katalog suçlar kapsamına alınıyor. Israrlı takip suçu işleyenler 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Ancak ısrarlı takibin suç sayılabilmesi için ‘şüphelinin ısrarlı şekilde fiziken takip etmesi, haberleşme ve iletişim araçlarını veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışması’ ve ‘mağdurun ciddi bir huzursuzluk ile kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duyması’ gerekiyor.
Kıyafete indirim yok
Yine kadına ve sağlık çalışanlarına şiddet suçundan yargılananlar ‘kıyafet indiriminden’ de yararlanamayacak. Buna göre failin takım elbise giymesi, kravat takması ya da duruşmadaki tutum ve davranışları takdir indirimi olarak dikkate alınamayacak. Ancak failin ‘pişmanlığını gösteren davranışları’, ceza indirimine neden olabiliyor.
İndirim konusu muğlaklığı
Özellikle ceza indirimi konusunda hukukçular, konunun hâlâ muğlak olduğunu düşünüyor. Zira bu maddenin yoruma açık olduğunu düşünen avukat Ezgi Koç, “Çok pişman olduğunu söylemesi yeterli olacak mı? Bu maddede her şey yoruma dayalı. Hâkim hâlâ fail yararına cezayı hafifletmek için bu maddeyi kullanabilir” diyor. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı avukat Ceren Kalay Eken de iyi hâl uygulamasındaki sorunun uygulayıcılarda olduğunu belirtiyor: “Bu değişiklikle iyi hâl uygulamasının önüne geçilemez.”
“İstanbul Sözleşmesi’ne alternatif olamaz”
Hukukçular, söz konusu kanun teklifinin İstanbul Sözleşmesi’ne alternatif olamayacağını söylüyor: “Dünyanın hiçbir yerinde sadece cezayı ağırlaştırarak sorunu çözemezsin.”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim de kadına yönelik şiddetle mücadelenin toplumsal cinsiyet eşitsizliği odağında ele alınması gerektiğini vurguluyor: “Toplumsal cinsiyet eşitliği denilemediği her durumda, sorunun esas çözümünden uzaklaşılıyor demektir.”
Kaynak: Kapsül