ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi son sınıf öğrencisi Sıla Altun, Yeşil Sol Parti Ankara 1 bölge 6. sıradan aday. Seçilmesi halinde, üniversite öğrencilerinin, lise öğrencilerinin ve genel olarak gençlerin politikanın bir parçası olabilmesini sağlayabilmeyi amaçlıyor.
Altun, geçtiğimiz günlerde Hacettepe Üniversitesi öğrenciler ve KYK yurtlarında kalan üniversiteli genç kadınlarla bir araya geldi.

Sıla Altun, Yeşil Sol Parti Ankara 1 bölge 6. sıradan aday olan, ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi son sınıf öğrencisi. Seçilmesi halinde, üniversite öğrencilerinin, lise öğrencilerinin ve genel olarak gençlerin politikanın bir parçası olabilmesini sağlayabilmeyi amaçlıyor.
“Gençlerin hem bir birey hem de genç olarak hayatta eşit ve özgür bir şekilde yer alabilme talepleri var. Bu taleplerin geniş kitleler içerisinde yer bulabilmesi için aday oldum. Genç bir kadının bir siyasi partiye üye olması gençlerin taleplerinin geniş bir alanda yer bulmasına da neden olacaktır. Öğrenciler olarak özellikle genç kadınlar olarak eğitim hakkımız için, özgür ve eşit bir yaşam için örgütlemeye ve herkesi mücadeleye çekebilmeye ihtiyacımız var” diyor Altun.
“Kendi birlikteliğimizi büyütecek alanları kuralım”
Altun geçtiğimiz günlerde Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Eğitim Fakültesi öğrencileriyle bir araya geldi.
Öğrencilerine seslenen Altun, “Tek adam yönetimi gençliğin bulunduğu tüm alanları anti demokratik uygulamalarla sindirdiği, tek tip ve tek bir ağızdan çıkmış kararla bir eğitim sistemi oluşturmaya çalışıyorlar. Bunlara seyirci kalamayız. Kendi birlikteliğimizi büyütecek alanları kuralım. Bilimsel eğitim ve demokratik bir üniversite için 1 Mayıs başta olmak üzere kendi taleplerimizi yükseltecek her alanda bir araya gelelim” dedi.
Altun, Salı günü de KYK yurtlarında kalan üniversiteli genç kadınlarla bir araya geldi.
AKP’nin 20 senelik iktidarında genç kadınların haklarının büyük bir çoğunluğunu törpülediğinin altına çizen Altun, ‘’Genç kadınlar olarak yakın zamanda İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması bizi daha büyük bir güvencesizliğe mahkum etti. Şimdi de 6284 sayılı kanunun kaldırılması ve bunun üzerinden çeşitli seçim pazarlıklarının döndüğünü görüyoruz. Bunlar çok yukarıdaki politikalar gibi görünse de biz genç kadınlara KYK’da sokakta ve kampüslerimizde yaşadığımız sorunlar olarak yansıyor. Bu noktada beraber taleplerimizi örgütleyip 1 Mayıs’ta alanlarda birlikte bir mücadele verelim’’ dedi.
Buluşmada, KYK’da kalan kadın öğrenciler sağlıklı ve nitelikli olmayan beslenme ve barınma koşulları gibi temel ihtiyaçlardan başlayarak yurt giriş saatlerinin çok erken olması gibi sosyal ve kültürel alanlarda sosyalleşmeyi engelleyen sorunlardan bahsetti.
Bunun yanı sıra herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşıldığında hemen eğitime ara verilmesi ve bunu takiben KYK’ların kapatılmasının doğru olmadığını düşündüklerini söyleyen öğrenciler, deprem sonrası dönemde yurtların çok az bir kısmının depremzedeler tarafında kullanıldığını belirtti.
“Üniversiteli kadınlar olarak yaşanan bütün sorunların bir seçimle çözülebilir mi?” sorusu üzerine tartışan öğrenciler, ‘’Seçimden sonra her şeyin rayına oturduğunu iddia edebileceğimiz bir ortamın oluşacağını düşünmüyorum. Çünkü şu anki iktidarın karşısındaki en kuvvetli aday olan Altılı Masa’nın düşünüldüğünde politik açıdan çok da aşırı uç noktalarda olmadıklarını görüyoruz. Örneğin Altılı Masa başta İstanbul Sözleşmesi’ni kesinlikle geri getireceğini söylerken sonrasında yayınladıkları mutabakat metninde bu konuya yer vermemişti. Bu noktada aktif bir şekilde taleplerimizi dile getirmemiz, konuşmamız, tartışmamız gerekir” diyerek düşüncelerini dile getirdi.
Konuşulan bir diğer konu ise en az Cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli olan ancak çok fazla gündeme de gelmeyen Meclis seçimleriydi. Bu noktada Altun, yaklaşan seçimde Cumhur ve Millet ittifakının genel olarak daha çok göz önünde olduğunu ancak sadece iki seçenek arasında sıkışılmaması gerektiğini, bir diğer tercihin olarak Emek ve Özgürlük ittifakının olduğunu belirtti.
Altun, “Cumhur ve Millet ittifaklarının yaklaşan seçim ile vaatlerini artırdı ancak bu vaatlerin halkın öncelikli ihtiyaçlarına yönelik ve çok gerçekçi vaatler olduğu söylenemez. Örneğin yaz aylarına doğalgazın ücretsiz olması veya gençliğe bedava internet gibi. Bu noktada geriye sadece senin kendi kararlarını alabileceğin, kendi iktidarını kurabileceğin bir ittifak olan Emek ve Özgürlük İttifakı kalıyor. Bu ittifak her kesime açık, her mücadeleyi destekleyen, gençliğin doğrudan düşünce ve isteklerini dile getirebileceği bir ittifak” dedi.
“Geleceğin işçileri olarak mücadeleyi büyütmek önem taşıyor”
Altun, 1 Mayıs’ın işçi ve emekçilerin bir araya geldiği, birlikte aynı saflarda yer aldıkları bir gün olduğunu belirterek, “Bugün üniversitelerimizde talep ettiğimiz haklarımız doğrudan kendi taleplerimizle bağdaşıyor. 1 Mayıs aslında bu noktada alana çıkacağımız bir ortam oluyor. Geleceğin işçisi ve aslında öğrenci olarak da işçi sınıfında yer alıyor olmamız mücadeleyi büyütme konusunda önem taşıyor. İşçilerden sömürü yolu ile kar elde eden sistem diğer taraftan öğrencileri ileride sömürmek için daha nitelikli bir hale getiriyor ve bu sırada cebinden beş kuruş para çıkmıyor. Çünkü gerekli materyallerin öğrenciler tarafından alınması gerekiyor. Bu noktada genç kadınlar ve üniversite öğrencileri olarak kendi taleplerimizi işçi sınıfı ile birleştirmeliyiz. İşçi sınıfı üzerinde büyük bir sömürü düzeni olması, işçilerin kendi ürettikleri şeylere ulaşamamaları, bu düzeni yıkmak için yan yana gelmemiz gerekliliği 1 Mayıs temelinde yatan şeydir. Bununla beraber biz öğrencilerin yalnızca öğrencilerin de değil işçilerin de talep ettiği politikalarla beraber 1 Mayıs’ı beslediğimiz ve gerçekten ilerlettiğimiz bir ortam olmalı. Biz hem tek adam iktidarını göndermek hem de buna sebep olan sermaye iktidarını kendisini, sermayenin kendisini yıkmak zorunda olduğumuz bir durumdayız” diye konuştu.
Kaynak: Evrensel