Arap dünyasında kadın hakları mücadelesinin önemli temsilcilerinden biri olan ve cesaretiyle kuşaklar boyu kadınlara ilham veren feminist yazar Nawal El Saadawi, 89 yaşında hayatını kaybetti:
“Dünya giderek daha agresif bir hale geliyor ve bizim, adaletsizlikler karşısında yüksek sesle konuşacak insanlara ihtiyacımız var.”
Fotoğraf: Daily News Egypt
Feminist yazar, aktivist, doktor ve psikiyatrist Nawal El Saadawi, Mısır’da doğdu, tıp eğitimi aldı, psikiyatrist olarak çalıştı, ve üniversitelerde ders verdi 50’ye yakın oyun, roman ve öykü koleksiyonu yayınladı.
Yazılarına ek olarak Nawal El Saadawi, Arap Kadınları Dayanışma Derneği’nin kurucusu ve başkanı ve Arap İnsan Hakları Derneği’nin kurucu ortağıydı. 2004 yılında Avrupa Konseyi tarafından “North-South” ödülüne layık görüldü ve ertesi yıl Belçika’da Inana Uluslararası Ödülünü aldı.
Nawal El Saadawi’ye dünyanın dört bir yanında farklı üniversiteler tarafından fahri ünvanlar verildi ve Time dergisi 2020 yılında onu “Yılın 100 Kadını” listesine alıp, fotoğrafını kapak yaptı.
Hayatı boyunca kadın cinsel organının kesilmesi geleneğine karşı kampanya yürüten El Saadawi, bunun kadınları baskı altında tutmanın araçlarından biri olduğunu savundu.
Mısır’da kadın sünneti yasaklansa da, El Saadawi yasa dışı olarak yaygın şekilde sürdürülen bu uygulamaya karşı mücadelesini sürdürdü.
Kitapları
El Saadawi uluslararası düzeyde çok büyük etki sahibi oldu, kitapları 40’tan fazla dile çevrildi.
1972 yılında, kadın sünneti ve kadınların cinsel yaşamlarının baskı altına alınmasına karşı görüşlerini dile getirdiği “Kadın ve Seks” adlı kitabının yayınlandı.
1975 yılında dünya çapında milyonlarca satan “Sıfır Noktasındaki Kadın” adlı kitabı basıldı. Gerçek bir hayat hikayesine dayanan kitapta, El Saadawi cezaevinde idam hücrelerinde kalan bir kadını anlatıyordu.
1977 yılında “Havva’nın Gizli Yüzü” kitabı yayınlandı. Köylerde doktorluk yaparken karşılaştığı cinsel suistimal, taciz vakaları ve “namus cinayetleri” ile fuhuşu anlattığı bu kitabı büyük tepki yarattı ve Arap kadınıya ilgili “önyargıları” artırmakla da suçlandı.
Seddavi, 1981’de “Çatışma” adlı feminist bir derginin yayınlanmasına yardım etti.
Kitapları sansürlendi
El Saadawi 1981 yılında Enver Sedat’ın devlet başkanlığında muhaliflere karşı yürütülen operasyonlar kapsamında tutuklandı ve üç ay cezaevinde kaldı.
Enver Sedat’ın suikast sonucu öldürülmesinden sonra El Saadawi serbest bırakıldı. Fakat yazdıkları hep sansürlendi ve kitapları yasaklandı.
İzleyen yıllarda radikal dincilerden ölüm tehditleri aldı, hakkında davalar açıldı, sonunda ülkesinden çıkmak zorunda kaldı ve ABD’de sürgün hayatı yaşamaya başladı, burada farklı üniversitelerde ders verdi.
Mısıra’a dönüşü
El Saadawi 1996 yılında çok sevdiği ülkesi Mısır’a geri döndü ve kısa sürede ortalık karıştı.
2004 seçimlerinde devlet başkanlığına adaylığını koydu, 2011 yılında Hüsnü Mübarek yönetimine karşı sokaklara dökülenlerle birlikte Tahrir Meydanı’ndaydı.
Son yıllarını oğlu ve kızının yakınında Kahire’de geçirdi.
“Dünya giderek daha agresif bir yer haline geliyor”
El Saadawi için feminizm birçok alanı birbirine bağlayan bir adalet arayışıydı. 2010 yılında Guardian’a verdiği bir röportajda El Saadawi, “Benim için feminizm her şeyi içerir” diyordu “Sosyal adalet, siyasi adalet, cinsel adalettir. . . Tıp, edebiyat, politika, ekonomi, psikoloji ve tarih arasındaki bağlantıdır. Feminizm hepsidir. Bunlardan gayrı kadınların maruz kaldığı zulmü anlayamazsınız. “
2018 yılında BBC’ye verdiği bir söyleşide, sunucunun kendisine “eleştirilerini biraz hafifletmesini” önermesi üzerine ise şu cevabı verdi: “Hayır, daha açık sözlü olmalıyım, daha saldırgan olmalıyım. Çünkü dünya giderek daha agresif bir hale geliyor ve bizim, adaletsizlikler karşısında yüksek sesle konuşacak insanlara ihtiyacımız var. Ben yüksek sesle konuşuyorum çünkü kızgınım.”