Dardanel’in Çanakkale fabrikasında çalışan bir kadın işçi, “Sizlere fabrikanın çok kutsal gizliliğini ihlal ederek bir kadın olarak çalışırken yaşadığımız mobbing ve hukuksuzluklardan bahsedeceğim” diyerek fabrikayı ifşa etti.
Tuvalet ve soyunma odasında bulunan kameralardan, verilmeyen yemek ve dinlenme molalarına pek çok kadın ve işçi düşmanı uygulamayı ifşa eden kadın işçi, tüm kadınları kölelik koşullarına karşı ses çıkarmaya davet ediyor.
Pandeminin başında artan vaka sayılarına rağmen işçileri zorla fabrikada tutmasıyla gündeme gelen Dardanel’in Çanakkale fabrikası bu kez de bir kadın işçi tarafından ifşa edildi.
“Ben Dardanel Niyazi Önentaş holdingde çalışan bir kadın işçiyim. Sizlere fabrikanın çok kutsal gizliliğini ihlal ederek bir kadın olarak çalışırken yaşadığımız mobbing ve hukuksuzluklardan bahsedeceğim” diyerek fabrikadaki uygulamaları kamuoyuyla paylaşan kadın işçi, tüm kadınları işçi ve kadın düşmanlığına SES çıkarmaya davet ediyor.
Kilitlenen tuvaletler, kameralı soyunma odaları…
Dardanel İşçileri Dayanışması’nın Twitter hesabından duyurulan ifşada tuvaletlerin kilitlenmesinden soyunma odalarına takılan kameralara, verilmeyen yemek ve dinlenme molasına kadar pek çok kadın ve işçi düşman uygulama dikkat çekiyor.
Tuvalete en çok ihtiyaç duyulan saatlerde tuvaletlerin fabrika müdürleri tarafından kilitlendiğini aktaran işçi, “İhtiyacınızı evde giderip gelseydiniz, molalarda gidermelisiniz diyerek uygulamayı harekete geçiriyorlar. Kadın tuvaletinin ve kadın soyunma odasının girişlerinde kamera var ve bu yasal değil” diye konuştu.
Ben Dardanel Niyazi Önentaş holdingde çalışan bir kadın işçiyim. Sizlere fabrikanın çok kutsal gizliliğini ihlal ederek bir kadın olarak çalışırken yaşadığımız mobing ve hukuksuzluklardan bahsedeceğim.
— Dardanel işçileri dayanışması (@dardanelisciler) November 6, 2021
‘Kadın işçiler emir komuta zinciri ve şiddet halkasının ilk basamağı’
Kadın işçilerin emir komuta zincirinin ve şiddet halkasının ilk basamağı olduğu için usta başından patronuna tüm erkek çalışanların buyruğu altında bırakıldığını anlatan kadın işçi, yaşananlara dair şunları kaydetti:
“Çok ilkel üretim, iş tanımının olmayışı, alanlar arası dağıtım işlerimizi iki kat daha zorlaştırırken sürekli komuta edilebilecek askerlere dönüşmemizi sağlıyor. Bizlere verilen işleri yapmamız yeterli olmuyor. Fabrikadaki en büyük problem ise taşeron işçi problemi.”
‘Taşeron işçilerin hiçbir kanuni hakkı yok’
Kadın işçi, fabrikada çalışan işçilerin yüzde 70’den fazlasının taşeron olduğunu ifade ederek, bu işçilerin genellikle toplumun en dezavantajlı sosyal kesimlerinden seçildiğine dikkat çekti:
“Çalışanlar olarak yüzde yetmişten fazlamız taşeron olarak çalışıyoruz. Taşeron çalışanlar diğer fabrikalarda olduğu gibi taşeron şirketleri tarafından değil, tarla sahibi usulü kişi üzerinden bulunuyor. Kanunen hiçbir hakları olmayan bu işçiler toplumun en ötekilerinden seçiliyor.
“Sigorta olmadığı için herhangi bir iş kazası durumunda hastaneye değil eve gönderiliyoruz. Kürt, Suriyeli, Roman aynı zamanda kadın taşeronlar olarak mevcut hiyerarşinin en alt tabakasında yer alıyoruz.
‘İletişim kurmak yasak’
Patronların işçilerin fabrika içindeki asgari iletişimine dahi müdahale ettiğini belirten işçi, uygulamaları şu ifadeyle duyurdu:
“Fabrikada daha rahat ötekileştirilmek adına formalarımız da sigortalı işçilerinkinden farklı veriliyor. En zor işlerde ve en pis bölümlerde biz çalıştırılıyoruz. Balık bölümünde işçilerin birbiriyle asgari düzeyde iletişim kurması yasak.
“Öyle ki bize söylenen kilo kotasını doldurmadığımızda mesai bitiminde sorun yaşıyoruz. Prim usulü üretim yapılıyor ve bu elbette patronun işine geliyor kilo başına verdiği üç kuruş para ile az işçi çok iş mantığı işliyor.
“Aynı zamanda fabrikanın tüm bölümlerinde iş hukukuna aykırı davranışlar sergileniyor. 9.5 saatlik mesai süresinde yalnızca yarım saat yemek molası veriliyor, 7.5 saati aşan çalışma süresinde hakkımız olan bir saatlik molalara çıkamıyoruz.
“Daha önce de uygulanan bu hukuksuzluğun yeni bahanesi ise covid-19. Çalışma saatleri içerisinde onlarca kişi; kapalı alanda, aynı bantta, aynı tezgahta yan yanayken bulaşmayan virüs; açık havada, mola alanında ve dinlenme süresinde bulaşıcılık gösteriyor gibi davranılıyor.”
‘Molalarda çay ve su bile verilmiyor, yemeklerden böcekler çıkıyor’
İşçi, fabrikadaki çalışma koşullarının ağırlığına dair de bilgiler paylaşarak molalarda çay ve su dahi verilmediğini, yemekhanedeki yemeklerden ise sıklıkla böceklerin çıktığını aktardı:
“12 saat çalışırken ise molalarda çay ve su bile verilmiyor. Kantinden sürekli zamlanan fiyatlarla kendimiz almak zorunda kalıyoruz. Yemekhanede yemeklerimizden sürekli böcekler çıkıyor.
“Yemek sonrasında tüm işçiler mide rahatsızlıklarından yakınıyor, kullanılan ucuz yağlar mide yanması ve şiddetli bulantı yapıyor. Sadece çalışan sağlığını tehdit etmekle de kalmıyor elbette.
“Fabrika içerisinde kamera ile çekim yapmak yasak çünkü kurtlu ve bozuk ürünleri çekip basına vereceğimizden korkuyorlar. Paketleme esnasında bozuk ve çok bozuk ürünleri ayırıp bozuk ürünleri tekrar kutulayıp tüketiciye sunuyoruz.”
‘Sendika yok, sesini çıkaran işten atılıyor’
Fabrikada sendika olmadığı için haklarını arayamadıklarını, sesini çıkaran işçilerin ilk hamlesinde kanunsuz şekilde işten atıldığını söyleyen işçi, ücret gaspına dair de ayrıntılar paylaştı:
“Fabrikada sendika olmadığı için hakkımızı arayamıyoruz, sesini çıkaran arkadaşlarımız hiçbir sebep gösterilmeden işten çıkarılıyor. Fazla mesai ücretlerimiz yatmıyor, türlü bahanelerle ücret kesintileriyle karşılaşıyoruz.
“Personel kartını bir dakika erken bastığımızda iki saatlik ücret kesintisi yapılıyor. Telefondan saate bakmak da ücret kesintisi sebeplerinden yalnızca biri.
“Asgari ücretin üzerinde maaş alan sigortalı çalışanların(sayısı her ne kadar az olsa da) sigortası asgari ücret üzerinden yatıyor.”
‘Bizler Türkiye’nin ve Avrupa’nın ton balığını karşılayan, ordunun kumanyasını hazırlayan kadınlarız!’
Teşhir metninin sonunda Türkiye kamuoyuna seslenen kadın işçi herkesi Dardanel işçilerinin SES’i olmaya davet etti:
“Bizler Türkiye’nin ve Avrupa’da birçok ülkenin ton balığı ihtiyacını karşılayan, ordunun kumanyasını hazırlayan kadınlarız. Emeği üreten, fabrikalarda, atölyelerde, parklarda, bahçelerde, tarlalarda, ofislerde, üretimde var olan emekçi kadınlarız. Suriyeli, Afgan, Türkmen, Roman, Kürt, Kırgız, Arnavut, Somalili, Türk kadın işçileriz. Kölelik koşullarını kabul etmiyor, sesimizi duyurmak istiyoruz.
Dardanel kadın işçilerine ses olun, dayanışmayı büyütelim.”