Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali için açılan davaları esastan görmeye devam etti. Savunmaların ardından mütalaasını veren Danıştay Savcısı Nazlı Yanıkdemir, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı iptal edilmelidir” değerlendirmesini yaptı.
Dairenin, 23 Haziran’da yapacağı son duruşmanın ardından İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kararını açıklaması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir gece yarısı yayımladığı kararnameyle verdiği İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı Danıştay’da açılan davaların duruşmaları sürüyor.
Aralarında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in başvurusunun da aralarında bulunduğu 16 dava, Danıştay 10. Daire’de esastan görüldü.
Savcı değişti, mütalaa değişmedi: Fesih kararı hukuka aykırı
Öte yandan İstanbul Sözleşmesi davalarına bakan savcının değişmesi dikkat çekti. 28 Nisan ve 7 Haziran’daki duruşmalarda açıkladığı mütalaa ile İstanbul Sözleşmesi’nin feshi işleminin iptalini talep eden savcı Aytaç Kurt’un yerine bugünkü duruşmalarda Savcı Nazlı Yanıkdemir yer aldı.
Savcı Yanıkdemir, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı daha önce Danıştay’a yaptığı başvurunun esastan incelemesindeki mütalaasında, “İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez” demişti.
Akşener’de sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada Yanıkdemir için, “Adalet duygusuna sahip savcı” ifadelerini kullanmıştı.
Danıştay 10. Daire Savcısı Nazlı Yanıkdemir, feshin Anayasaya aykırı olduğunu belirterek “İptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmalıdır” diye görüş bildirdi.
Yanıkdemir, şu değerlendirmeleri yaptı:
- Bir işlem hangi usule uygun tesis edilmişse aynı usule uyularak feshedilmesi gerekmektedir. TBMM’nin uygun bulma kanunu ile yürürlüğe giren bir anlaşmanın feshi ancak TBMM’nin uygun bulma kanunuyla kaldırılması kararı ve Cumhurbaşkanının uygun bulmasıyla yürürlükten kaldırılacaktır. Sadece Cumhurbaşkanı kararı ile feshedilemez.
Yanıkdemir, dosyanın iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini aksi takdirde iptal edilmesini talep etti.
‘Sözleşmeden çıkma kararı şiddet faillerine cesaret verdi’
Davacılar arasında yer alan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener duruşmaya katılmazken, ilk savunmayı Akşener adına İYİ Parti Kadın Politikaları Başkanı Ünzile Yüksel yaptı.
Sözleşmeden çekilme kararının yetkide ve usulde paralellik ilkesine uymadığını dile getiren Yüksel, şunları ifade etti:
“Bu karar Anayasa’mıza uygun mudur? Kesinlikle hayır. Kanunla gelen kanunla gider. Evet, Cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda kararname çıkarabilir. Ancak kanunla düzenlenmesi gereken konularda Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bu, TBMM’nin yetkisindedir. İnsan hak ve hürriyetine ilişkin kararların Meclis tarafından alınması gerektiğini biliyoruz. İdari işlemde kamu kararı aranır. Bu kararda kamu yararı yok. Geçen yıl Mayıs ayında 17 kadın öldürüldü. Bu verileri öldürülen kadınların listesi olarak değil de Türk kadınının başarı listesi olarak vermek isterdim. Sözleşmeden çıkılma kararı şiddet faillerine cesaret vermiştir. Bu cesareti kırmak sayın heyetin elindedir. Heyete güveniyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti olduğuna inancımız vardır.”
‘Kadınların yaşam hakkı ihlal ediliyor’
Türkiye İşçi Partisi (TİP) adına savunma yapan Avukat Yelda Koçak, savcının partinin ehliyeti olmadı görüşüne ilişkin konuştu. TİP’in tüzüğüne atıf yapan Koçak, şunları aktardı: “Parti sermaye düzenine hayır diyen gençlerin, kadıların partisidir. Tüzüğümüz yine görev veriyor partimize. TİP, işçilerin, kadınların ve tüm ezilenlerin mücadelesini kendi mücadelesi olarak görür. Bu sebeple sözleşmeden çekilme kararının iptaline ilişkin dava açma ehliyeti vardır. Sözleşmeden çekilme kararı, kadınların yaşam hakkı ihlal etmektedir.”
Avukat Zeynep Tepegöz de TİP adına savunma yaptı. İstanbul Sözleşesi’nin kadınların yaşam hakkını savunduğunu ifade eden Tepegöz, şunları belirtti: “Kaç kadın camdan atılarak öldürüldü? Kaç çocuk babasının tecavüzünden dolayı hamile kaldı? Kaç göçmen çocuk kayıp? Kaç çocuk tarikat yurtlarında tacize uğradı? Bilmiyoruz. Net bir sayının olmaması bunların yaşanmadığı anlama gelmiyor. Sayın heyetin vicdana uygun bir karar vereceğini biliyoruz.”
Sera Kadıgil: O Bize sürtük diyebiliyor
TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de söz aldı. Kadıgil, savunmasında şunlara yer verdi: “Sayın heyet, size usulde paralellik ilkesini anlatmayacağım. Çünkü bu ilkeyi sizin kararlarınızdan öğrendim. Benim yaşım kadar kıdeminiz var. Sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu biliyoruz. Bunu buradaki mübaşir arkadaşım da alt kattaki kantinci abla da biliyor. Bunu hukuk fakültesinde okuyan birinci sınıf öğrencileri de biliyor. Biz bu dava sonunda Danıştay’da hakim var mı göreceğiz. Sözleşmeden çekilme kararında kamu yararı yok. Bu karardan olsa olsa Tayyip Erdoğan’ın yararı olabilir.”
Heyet Başkanı söze girerek, “Lütfen Sayın Cumhurbaşkanı adına ifadeler kullanmayın” dedi. Heyet Başkanı’nın uyarısından sonra Kadıgil, “O bize sürtük diyebiliyor” dedi. Kadıgil’in cevabı salonda alkışlarla desteklendi.
Kadınlar yine Danıştay önündeydi
Saat 09.45’te başlayacak olan duruşmalar öncesinde kadın örgütleri ve barolar Danıştay önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamalarda, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” sloganları atılarak mücadele mesajı verildi.
EŞİK Platformu adına konuşan Fidan Ataselim, Meclis’in iradesinin tek kişiye devredilemeyeceğini, fesih işleminin hukuksuz olduğunu belirterek “Danıştay’daki bu davalar bizim için hayat memat meselesi. Tam anlamıyla ölüm kalım meselesi” dedi.
Son duruşma 23 Haziran’da
Danıştay 10. Daire, 23 Haziran’da; Kocaeli, Kayseri, Batman, Samsun, Antalya, Ordu, Yalova, Bursa, Muğla baroları ile Ankara Diş Hekimleri Odası’nın fesih kararına karşı başvurularını görüşecek.
Kaynak: BirGün, Duvar, Cumhuriyet